29 Temmuz 2013 Pazartesi

That SHOULD be me 2



That should be me 2

(justin bieber-fall'la dinleyin)

Ash agliyodu. Benim gibi. Ve ben coktan yerde bayilacak sekilde agliyodum. Nasil olur ya? Spring benim cocukluk arkadasim, kankam, ikizim hersryim olan kiz nasil olur? Ben onsuz ne yaparim? Tanrim ne yaparim ben onunsuz? Tanrim neden beni bu acimasiz dunyada birakip gider? Lutfen biri bana soylesin. Ha? Nasil neden olur? 
Justin yanimda dizlerinin ustune cokmus bi sekilde oturuyodu. Elimi tutmus ve diger eliyle yaslarimi siliyodu. Bana birseyler soyluyodu. Ama ben aglamaktan hicbisey anlayamiyodum. Spring, spring. Nasil gidersin, neden beni birakisin su dunyada? Seni herkesden cok severken sen beni birakip gittin? Öfff. Tanrim beni de springi gonderdigin gibi cennete gonder lutfen!! 
Aglamami dindirmeyi az da olsa becermistim. "blos? İyi misin? Ne oldu bana anlat lutfen." "be-ben justin. E en iyi arkadasim, co cocukluk arkadasim beni bu dunya da birakip gitti. V ve beni yaninda goturmedi. Be ben onu her herkesden cok seviyodum ama o o beni birakip gitti" justin gozlerini kirpistiriyodu. Ona baktigimda gozlerini kapatti ve yaslarini serbest birakti. Bana yaptigi gibi yanagindaki yaslari sildim. "hadi blossom kalk yerde oturma. Yataga yat, n ne bileyim dinlen biraz. Ve beni uzme ne olur. Aglama" justinden destek alarak kalktim ve yataga uzandim. O da yanima uzandi. Beyaz ortuyu ustumuze cekti ve gozlerimi kapattim. Springle yaptiklarimizi dusunmeye basladim. 

1 AY ONCE

Hep birlikte kumlarda, atesin etrafinda oturuyoduk. Ben kafamu springin boynuna koymustum. O da kafasini benim kafamin ustune koymustu. Jeff elinde gitariyla sarki soyluyodu. Marcus, nick, asia, avril ve joe da yanimizdaki kutuklerde oturuyolardi. Jeff'in soyledigi sarki bana bi yerden tanidik geliyodu. 

"Stupid In Love" 
Stupid in love
Oh
Stupid in love

Let me tell you something
Never have I ever
Been a size 10
In my whole life
I left the engine running
I just came to see
What you would do if I
Gave you a chance
To make things right

So I made it
Even though Katy
Told me this would be nothing
But a waste of time
And she was right

Dont understand it
Blood on your hands
And still you insist
On repeatedly trying
To tell me lies
And I just don't know why

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like Im stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

My new nickname
Is you idiot
(Such an idiot)
Thats what my friends
Are calling me when
They see me yelling
Into my
Phone

They tell me let go
He is not the one
I thought I saw your potential
Guess thats what made me dumb
He don't want it
Not like you want it
Scheming and cheating
Oh girl, why do you
Waste your time
You know he aint right

Telling me this
I don't wanna listen
But you insist
On repeatedly trying
To tell me lies
And I just don't know why

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like I'm stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

Trying to make this work
But you act like a jerk
Silly of me to keep
Holding on
But the dunce cap is off
You don't know what you lost
And you wont realize
Till I'm gone, gone, gone
That I was the one
Which one of us
Is really dumb

Ooh
No
No
No
I'm not stupid in love

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like I'm stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

I may be dumb but
I'm not stupid
In love

Hepimiz sarkiya eslik ediyoduk. En sonunda herkes alkislamya basladi. Spring "blos beni hic birakma olur mu?" "olur hayatim sen de beni birakma" "seni cooook seviyorum" "bende seni bitanem" dedim ve sarildim. 
Marcus bagirarak "bayanlar baylar. Nickden asiaya buyuk teklif geliyor" dedi ve yerine oturdu. Nick asia'nin ununde diz coktu ve ellerini tuttu. "benimle evlenirmisin asia?" asia gulumseyerek ona bakti ve heyecanli bi sekilde "e evet evlenirim" dedi. Nick kalkarak onu optu ve sarildi. O sirada telefonuma mesaj geldi. Ne olduguna bakmak icin actim ve okumaya basladim. "sevdigin kisilerden biri bi gun olecek ve sen aci cekeceksin. Xxxx". Bu kimden olabilirdi ki? Tahminen babamin dusmanlarindan biridir neyse. 

GUNUMUZ

Gozlerimi actigimda baska yerdeydim. Bura benim odamdi. Ash yanimdaki koltukta bebek gibi uyuyodu. Yataktan kalktim ve yanina gittim. Yavasca onu durterek uyandirdim. Gozleri aglamaktan kipkirmizi, altlari ise mor halka gibi olmustu. "blos, uyandin mi?" "evet uyandim ash" ash de spring gibi benim cocukluk arkadasimdir. Her zaman beni korur. "nasilsin? Nasil hissediyosun?" "buyuk ihtimal 1 ay odama kapanip aglicam. Hicbisey yemeden springe duga etcem" "ama okul var" "okul mu onemli? Spring mi?" "spring tabi ki" "bizi bu dunyada yanliz birakip gitti" o sirada kapi acildi ve iceri justin girdi. Arkasindan da nick ve joe. Ikisi de bana sarilip koltuga oturdular. Buyuk ihtimalle hepsi aglamisti cunku gozleri kipkirmiziydi. Justin ise yatagimin ayak ucuna oturmustu. Ash bagirip "bara falan gidelim ya. Hem kafa dagitiriz. Olmaz mi?" ben bos bi sekilde "zaten kotuyuz. Ve ben sarhos olursam... Dusunemiyorum." hepsi kahakaha attilar. Justin ellerini gogusunun altina birlestirdi "guzel bi bar biliyorum. Hem buraya cok yakin. Gidelim isterseniz" joe ve nick "olur" dediler ayni anda. Justin tekrar "ee simdi tek yapmamiz gereken sey blosu ikna etmek" "tamam geliyorum" dedim. Tekrar devam ettim "o zaman asagi inin ben giyinip geliyorum" hepsi "iste bu. Hadi" tarzindan seyler soylediler. Sonra teker teker odadan ciktilar. Dolabimi acip guzel biseyler aradim. En sonunda bustiyer ve ic camasiri seklinde kot sort ve altina siyah topuklu ayakkabiyi sectim. Makyaj icin banyoya girdim. Kapaticiyla gozlerimdeki kirmiziliklari kapattim. Eyeliner ve ruj. Ruju dudaklarimda dagitarak surdukten sonra asagi indim. Hepsi islik calarak bana bakiyolardi. Justinin bakislari bacaklarimdaydi. Rahatsiz olmuscasina kipirdadim ve anahtarliltan arabnin anahtarini aldim. Hepsi ben nereye gidersem gozlerini o tarafa ceviriyolardi. Onlara donup "e hadi istiyosaniz. Bana bakmayi kesin ayrica" hepsi siritip kalktilar ve kapinin onune ciktilar. Gmc jipin kapisini actim ve anahtari justine verdim. Ash on koltuga, joe sagima nick de soluma oturdu. Kollarimi boyunlarina atip yanaklarindan optum. "sizin gibi arkadaslara sahip oldugum icin cok sansliyim" "bizde oyleyiz blos" dedi ash. 
Barin onune geldigimizde nerdeyse 3 metre gibi giris kuyrugu vardi. Justin korumalara biseyler fisildayip kapiyi actirdi. Hep birlikte iceri girdik. Etraf karanlik ve icki kokuyodu. Muzik cok yuksekti. Etrafta opusenler ve kucak kucaga oturan ciftler vardi. Justin koltuklardan birine gecip bizi yanina aldi. Garsondan hepimize roket -oyle bisey vardi ya- istedi. Saclarimla oynarken bakislarinin vucudumda oldugunu fark ettim. Tepki vermeyerek kalktim. "ben tuvalete gidiyorum" justin Kafasini sallayarak onay verdi. Noter bieber. Disari cikiyodum ki onume cikan tanidik surat beni durdurdu. Christopher!! "blos?" "chris?" "nasilsin?" sarilip yanagindan optum. Su anda tahmin ediyorum ki bizimkilerin gozu ustumde ve gelmeye hazirlaniyolar. "blos kiz arkadasimi gordun mu?" o sirada arkasindan cakma sarisin bi kiz cikti. Elimi uzattim ve siktim. Kuz cok tatliydi. "ben amelia" "bende 
Bblossom. Memnun oldum" "bende"
Yanlarindan ayrilip tuvalete gittim. 
Donunce bizim masada oturan bi kiz gordum. Laaaayn. Kimsin kizim? Oha oha, hemde justine sarilip oturuyo. Lan s****r git kizim. Hicbisey olmamis gibi yanlarina gittim. Simdi gorursun bieber sen. Ash'in yanina oturup kulagina fisildadim. "canim ceketini bana verir misin? Ustumdeki beni rahatsiz ediyo" "veririm canim" dedi ve ceketini cikardi. Justin ve o yanindaki kiz bizi pur dikkat izliyolardi. Tekrar yanlarindan ceketi alip kalktim. Tuvallette ki kabinlerden birine girip ustumdeki bustiyeri cikardim. Ash'in verdigi ceketi ustume gecirdim. Kildi acip ciktim. Tuvaletten birkac adim uzakta 4 kisiden olusan tas gurubu gordum. Sarisin olan cocugun omzuna elimi koyarak bana bakmasini sagladim. "nabersiniz yakisiklilar?" digeri "iyiyiz bebegim. Sen?" "iyi. Birlikte biseyler icelim mi?" sarisin cocuk "olur guzelim." dedi ve hep birlikte salona girdik. Caktirmadan bizim masaya baktigimda kizla justin opusuyodu. Topuklularimi yere vurarak masaya gittim. Ash'e bustiyerimi vererek tas gurubun yanina gittim. Sarisin cocuk goguslerime baktiktan sonra "adin ne guzelim?" "blos. Senin?" "jake. Bu jeff, bu austin, bu leo." "memnun oldum" dedim ve kendime icki aldim. Ve yudumlamaya basladim. Birkac dakika sonra digerleri gitti ve biz jake'le yanliz kaldik. -oh yeah!- bar sandalyelerinden birine oturdum. Jake de karsima oturdu. Birlikte konusurken justin yanimiza geldi. "blos bu arkadas kim?" "yeni tanistik justin. Jake" jake garip bi ifadeyle "se sevgilin oldugunu soylememistin blos" "onun sevgilisi var canim. Benim yok." "iyi o zaman" "justin sevgilinin yanina gitsene" "ben onu sevmiyorum ki" jake den musade isteyip bizimkilerin yanina gittim. O kiz hala oturuyodu. Dudaklarimi birbirine surtup konusmaya basladim. "merhaba ben blos" dedim elimi uzattim. Kiz da elimi sikarak "bende selena. Ama sel diyebilisin. Bu arada justinin sevgilisiyim" "aaaa oylemi. Justin bana sevgilisinin olmadigini soylemisti" dedim alayci bir sekilde justine bakarken. "ama oyleyim sekerim" tiksindim be kizdan. Tekrar devam etti "galiba ash de senin sevgilin?" "hayir canim cocukluk arkadasim." "aa cok yakinsiniz ama" dedi gicik bi ifadeyle. "ama seni ilginedirmez" dedim biraz daha ceketin onunu acarak. Juju gozlerini goguslerime dikti. O sirada selena justine kizgin bi sekilde bakti. Ve ardindan jake geldi. Kurtar bebegim beni. "blos biraz yanima gelirmisin?" "gelirim jake" dedim ve tekrardan kalktim. Jake belimden bana sarilarak tenha bi yere goturdu. Loca gibiydi. Koltuklardan birine beni oturtup yanima oturdu. "bebegim beni delirtiyosun" "ah oylemi yakisikli?" goguslerimin altindan elini bana sararak dudaklarini boynuma surttu. Basliyoruz. :)). Ben boyle mi kizim tanrim ya??? Neyse. Yavas yavas opucuklerini dudaklarima kaydirdi. Alt dudagimi emerken ben de onun saclarinin icinden ellerimi geciriyodum. Bi hamleyle beni kucagina aldi. Bi eliyle kalcalarimi sikarken diger eliyle de belimi oksuyodu. Omg!! Opmeyi kesince kucagindan inip yanina oturdum. "cok seksisin bebegim" "sende oyle tatlim" dedim ve yanagindan makas aldim. "telefon numarani versene. Bi yerde falan gorusuruz belki" "olur" dedi ve cebinden telefonu cikartip numarami yazdim. Tekrar telefonunu verip kalktim. Disari ciktim ve yurumeye basladim. O sirada birisi aniden beni duvara sikistirdi. Ellerimi iki yanimda birlestirdi. Gozlerimi acip baktigimda asi cocuk bieber dudaklarima bakiyodu. "napiyosun justin?" "seni seviyorum bebegim" dedi ve dudaklarimi kavradi. Elleri yavas yavas vucudumdan bacaklarima dogru kaymaya basladi. Diger eliyle de elimi basimin ustune dogru kaydirdi. Beni birazdaha sikistirdi ve opucukleri boynuma kaydi. "justin birak beni. Selena?" durup gozlerime bakti ve "o umrumda degil. Ben seni istiyorum bebegim" dedi. Bacaklarimi kaldirip beline sardi. Elini ceketimden iceri sokarak belimi sikmaya basladi. Elini asagi indirip bacagima koydum. Napiyorum ben? Tekrardan dudagima geldi ve o sirada selena bizim nerseyse 2 metre uzagimizda duruyodu. Layn selena? Justin kafadini o tarafa cevirip beni indirdi. Selenanin yanina dogru giderken selena arkasina donup kosarak gitti. Justin de bana donup "Öfff. Gerizelagli" dedi ve bana dogru geldi. "justin ashler nerde?" "asagidalar. Joe kiz buldu. Onla konusuyo" "iyi" "biz devam edelim o zaman" "ha hayir justin gidelim" "yeni basladik bebegim" "evde cok efendi disarda cok asisin justin" "babam oldurur diye korkuyorum" "salak" dedim ve yurumeye basladim. Justin de pesimden geliyodu. O sirada canim telefonum caldi. Kim olduguna bakarken justin elimden aldi ve acti. "merhaba ben justin bieber. Su anda blossom yanimda ve benimle isi var. Onu hallediyo. Dugunumuze bekleriz" dedi ve telefonu kapatip cebine koydu. "naptin sen justin?" dedim
Ve telefonu cebinden almaya calistim. Ben domunmaya calistikca geri gidiyodu. Bende en sonunda "kustum ben jakein yanina gidiyorum" dedim ve yurumeye basladim. Justin pesimden geliyodu. O sirada tekrar telefonum caldi. Arayan babamdi. Cevapladim. "alo baba?" "duyduguma gore justinle cikiyomussunuz?" "kizginmisin?" "hayir bitanem ve yarin amcanin ogullari gelecek" "aman tanrim lewis?" "evet canim maalesef. Ve sen nerdesin?" "b ben nerdemiyim? Ammm seyy ben nerdeyim? Nerdeyim? As ashleyde kaliyorum baba. Siz hala ytmadiniz mi" "yattikda seni merak edip uyandim" "tamam baba lewisler gelincr ben justinle disari cikarim" "hayir kizim onlar akraba. Gorusuruz" "baay"telefonu kapattim ve justine baktim. "bizi babam sevgili diye biliyomus" "ne? Ee de zaten degilmiyiz bebegim?" "oylemiyiz?" "baban oyle biliyosa oyle dAvraniriz" "peki justin. Yarin amcamin ogullari yemege geliyolarmis" "lewis o mu?" "benden 2 yas buyuk. Hayatimi iskenceye cevirdi resmen. Ama 7 senedir gorusmuyoruz" "o zaman evde takiliriz birlikte. Seni yanliz birakmam" "sagol canim" dedim ve sarildim. 

15 Temmuz 2013 Pazartesi

That SHOULD be me

THAT SHOULD BE ME


"Blossom. Hadi kızım hazırlan. Bi arkadaşımın evine yemeğe gideceğiz. Ama güzel ve şık  birşeyler giy ki seninle gurur duyayım.  laflarına ve sözlerine dikkat et. Arkadaşım bir mafya ve onunla iş yapacağım" "ne baba sana hayatta mafya ile iş yaptırmam. Ve şık giyinmesem nolur ya?" "Hadi kızım anneni yalnız bırakma istiyorsan" "bak sırf annem için geliyorum" "tamam kızım hadi sen güzel bir elbise giy ve makyajını yap. Yarım saate de hazır ol" "tamam babacım." Babamın yanından kalkıp hızlı adımlarla odama çıktım. Kapımı açıp odama girdim ve dolabımdan şık ve sade bir elbise çıkardım. Elbise siyah straplez ve mini bir elbiseydi. Altına da siyah platform topuklu steve maden'larımı giydim ve banyoya makyaj yapmak için girdim. Siyah rimel ve kırmız ruj sürüp saçımı düzleştirdim. Ve gayet hızlı bir şekilde aşağı indim. Babam herhalde topuklu ayakkabılarımın sesinden bakışlarını benim tarafıma yönlendirdi. Bende gülümseyip yanına oturdum tekrardan. "Vay kızım çok güzel olmuşsun" "senin icin özendim bak işi almassan başka eve taşınırım" babam gülerek cevap verdi. "Tamam kızım". Bakışlarımı babam gibi merdivenlerden inen anneme yönelttim.  Kadın 35 yaşında ama müthiş fiziği suratı ve kalbi var. "Ovvv annecin müthişsiniz herzamanki gibi" "sende öylesin yavrum" "teşekkür ederim annecim" babam aramıza katılarak"hadi  güzel bayanlar çene yapmayın da yola çıkalım" "peki baba" "cım!" "Peki babacım" dim ve sırıttım. Babam önümüzden giderek bize kapıyı açtı. Madamlar gibi eğilip selam verdik. Haha çok iğrenç. Arabamızı isteyip sürücü koltuğuna yerleşti. Ben arka koltuğa, annem de babamın yanına oturdu. Arkadan nefret ediyorum ya. Annem radyoyu açıp çalan şarkıyı mırıldandı. Bende telefonumu çıkartıp kız arkadaşıma mesaj attım.
-daisy çok sıkıldım. Babamın işi için arkadaşına yemeğe gidiyoruz. Ne şans ama adam hem de mafya.
Yazıp gönderdim. Birkaç saniye sonra cevap geldi;
-dua et de oğlu falan olsun
-o kadar sapık değilim
-ama olsun. Yani. Hem senle falan ilgilenir.  Kötü mü olur?
-yani ama bilmem. Sen sapıksın.
-neyse oraya vardığında haberleri ya da sıkılırsan mesaj falan at konuşuruz.
-tamam canım. Çok sağol. Seni seviyorum
-bende seni blossom.
Telefonumu kapatıp çantama yerleştirdim. Sonra arabanın durduğunu fark ettim. Ne kadar da çabuk geldik. Ya da zaman hızlı geçti. Hep birlikte arabadan indik ve gösterişli Villa'nın bahçe kapısından girdik. Bi adam kapıda 32 diş sırıtarak dikiliyodu. Siyah takım elbisesinin ömünü ilikledikten sonra babama elini uzattı. "Hoşgeldiniz." "Hoşbulduk" "nasılsınız?" "Sağolun siz nasılsınız?" "Bende iyiyim" öyle öyle konuşmaya devam ederken adamın arkasında yakışıklı bi çocuk belirdi. Onun yanında da nerdeyse 35-40 yaşlarında bir kadın. Büyük ihtimal kadın adamın karısı. Çocuk ise oğlu. Yani bana öyle geliyo. İçeri geçtik. Ve o yüksek tavanlı, büyük koltuklar olan salona oturduk. Bizim eve benziyordu. Biraz küçüktü ama. Neyse güzel. Büyükler konuşurken ben ve oğlu öyle oturuyoduk. Bu sıkıcı durumdan kurtulmak için bahane aramaya başladım. Mide bulantısı, ele, öksürmek, ele, geliyo, geliyo, tuvalet. İşte buldum. O babamın dediği adama tuvaletin yerini sormak için seslendim. "Efendim tuvalet nerede?" "Justin sana göstersin kızım" ohmaygat justin. İsimi çok havalı ya. Justin ve ben aynı andan ayağa kalktık. Justin gülümseyerek bana baktı ve önüme geçti. Arkasından onu takip ederken bizimkilerden uzaklaştığımızda durdu. Az daha üstüne düşüyodum. Durdu ve bana döndü. Parfümünün kokusu beni rahatsız etmişti. Ama güzel kokuyodu.  Elini uzattı. "Ben justin" "ben de blossom" "memnun oldum blossom" "bende" "ve tuvalet burası" kapıyı ve ışıkları açtı. İçeri girip kapıyı kilitledim. Jakuzinin kenarına oturup telefonumu çıkardım. Daisyden 3 mesaj gelmiş. Mesajları açıp baktım.
-haberleri alayım.
-biraz çabuk
-sıkıldın mı?
Hepsine teker teker cevap yazdım
-justin diye oğlu var. Aşırı yakışıklı.
-atıyorum işte.
-hayır oğlu sıkılmama yardımcı olmuyor
Gönder butonuna basıp gönderdim. Gidip sifona bastım ve musluğu açtım. Telefonumu alıp musluğu kapattım. Sonra dışarı çıktım. Justini görmeme irkilmem bir oldu. Kapının yanındaki duvara yaslanmış bekliyordu. "Çıktın mı?" "Hıhı. Çıktım  sen neden bekliyorsun?" "Sıkıldım ve belki yolu bulamassın diye. Bahçeye çıkmak ister misin?" "Olabilir bak. Hemde sıkılmıştım zaten"   Gülümseyip yürümeye başladı ve herzamanki gibi bende arkasından onu takip ettim.  Salona çıkınca babasına "baba biz bahçeye çikabilirmiyiz?" "Tabi oğlum. Çıkın" dedi ve gülümsedi. Adam mafya ama çok tatlı bi adam. Justin bahçe kapısını açtı ve bahçeye çıktık. Evin önü komple sahil. Yani deniz manzaralı. Ayrıca evin önünde havuz var. Bari bende meslek olarak mafya olayım ya. Birlikte bahçedeki kapidan cikip sahile oturduk. Hava serinlemişti. Hernekadar da Temmuz'da olsak da hava serin ve rüzgarlıydı. Ürperme geldi ve justin bana baktı. "Üşüdün mü?" "Biraz" tişörtünün üstüne giydiği ceketi çıkartıp omuzlarıma bıraktı. "Teşekkür ederim" "bişey değil". Deniz'i izlerken justin'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Kaç yaşındasın?" "19. Sen?" "19" "sevgilin var mı?" "Yok. Neden sordun?" "Bilmem merak ettim" dedi ve o karizmatik gülüşünü yaptı. Önüme döndüm ve tekrar Deniz'i izlemeye devam ettim.
   Arkamdan icki kokusu ve sarhoslarin sesi geliyodu. Justin bana bakip endiseli bi bakis atti. Arkadan gelen seslere bakarsak "oglum kiza bak lan. Ayy hahaha guzelmis ha. Hey guzelim. Baksana" bende arkami donup "bana mi dediniz" dedim sinirli ve bos bi ifadeyle. "evet guzelim sana dedik" dedi sallanmali bi sesle. Justin ayaga kalkti. Onlari izlerken 2 tane adam beni kaldirdi. "justinnn yardim ettt!!" justin de benim gibi 2 tane adamin elindeydi. Hatirla blos, trail sana ne ogretti? Arkani don parmagini adamin gozune sok ve gozunu cikar, adamin bir yerine tekme at. Oww hemde topuklularla. Ayagimi one atip arkamdaki adamin biyerine tekme attim. Yerde kivranirken tekrar tekme gecirdim. Digerine de aynisini yapip justini tutan adamin birine ayakkabilarimin topuklati denk gelecek sekilde diz kapagina vurdum. O da yere yapisti. Justin de bos kalan eliyle adamin suratina yumruk gecerdi. Adamda yere coktu ve justin ona tekme atti. Birlikte denizin yanindaki nemli topraga dogru yuruduk. Justin pantalonunu sivadi, ben de ayakkabilarimi elime aldim. Bilrklerimize degecek kadar ayaklarimizi denize soktuk. Kahkahalarimiz etrafta yankilaniyodu. Az daha denize duserken justinin kollari beni siki bi sekilde tuttu ve kendine cekti. Suratlarimiz birbirine yaklasirken geri cekildim. Justin de kollarini uzgun bi sekilde ayirip yurumeye basladi. Evin onune geldigimizde kenarda saklanip ellerimle bileklerimdeki sulari cirptim ve sacimi duzelttim. Justin de benim gibi ayni seyleri yapiyodu. İsimiz bittikten sonra eve girdik. Hepsi kapinin onunde el sikisiyolardi. Ne gidiyolar mi? Belki is icin. Bilmiyorum ya. Babam "o zaman yarin sizin ofisinize gelirim. Konusuruz. Ve biz kalkalim. Gec oldu saat." hadi baba ya... "olurmu oturun lutfen. Sonra kalkarsiniz." "peki."  "bahcede oturalim mi?" "olur oturalim" hep birlikte bahceye cikaken biz justinle yukari kata cikiyoduk. Beni rlimden tutarak merdivenlerden surukluyordu demek daha dogru olur yani. "justin nereye gidiyoruz?" "benim odama" "neden?" "her cevaba bir soru sormayi kesermisin?" "peki justin" dedim gulerek. Tam odanin onunde durmusken telefonum caldi. Baktigimda justinle birlikte iceri giriyoduk. Ash ariyodu. Ne oldu acaba. Kulagima goturdum. "alo ash?" pisman ve uzgun bi sekilde "blos ne olur gel cok kotu durumdayim" telaslanmistim "ash ne oldu soylermisin?" justin bana kaslarini catmis ne oluyo der gibi bakiyodu. "spring!" "ne olmus springe ash dogru duzgin soylermisin?" "blos, spring..." dediginden sonra gozlerimden yaslar akmaya basladi ve oldugum yere oturdum.

11 Temmuz 2013 Perşembe

Justin: geçen gün karıncanın biri beni tutmuş götürüyor. Dedim napıyosun? O da abi seker sandım dedi.
Ben: hıhı çok komik;)

Favourite girl 1. Bölüm- sevgilinin agzinda GPS falan mı var?

Dolabimdan canada resmi olan tisortumu ve altina dar kotumu cikardim. Yatagimin ustune kiyafetlerimi koyarak eyeliner ve mascarami surup kiyafetlerimi giydim. Cantamin icine telefonumu ve cuzdanimi koyup omzuma taktim. Anahtarliktan arabanin ahantarini alip kapiyi arkamdan cektim. Garajin kapisini actim ve arabama bindim. Anahtari cevirip arabayi calistirdim ve gaza bastim. Alisveris merkezine dogru surmeye basladim. Yolda surekli durup kalkuyoduk. En sonunda alisveris merkezine vardim. Kapali otaparka cektigim icin kirk saat bagaja bakiyolar. Sinir bozucu. Guvenlik bagaji kapattiktan sonra asagi dogru indim. Uygun bi park yeri bulup cektim. Cantami takip kapiyi kilitledim. Girisine ilerledigimde x-ray den gecip yukari kata ciktim. Ilk ince louis vitton, sonra pradaya girdim. Burberry'nin magzasina girecekken kapinin onunde aglayan bi kiz cocugu gordum. Tahminen 4 yasindaydi. Dayanamayip onunde diz coktum. Ellerini suratindan cekerek suratina baktim. "niye agliyorsun prenses?" "ben kayboldum abla" "sana yardim etmemi ister misin?" "olur abla" dedi ve onu kucagima aldim. Kizin suratina dikkatlice vaktigimda jazmyn bieber oldugunu fark ettim. Ama umrumda degil! "ablacim buraya kimle geldin?" "abim justin ve salak sevgilisi selenayla" "tamam prenses"
Burberry magazina girince austin mi justin mi iste adi olan cocugu aramaya basladim. Gozume ilisince onlarin yanina dogru ilerledim. Opusuyolardi. Saka gibi ya. Adamin kardesi kaybolmus burda, sevgilisiyle opusuyo! Nasi is abi ya? Arkadan gelip justine dokundum ve kafasini arka tarafa cevirdi. "aa jazmyn bizde seni ariyoduk" ben hemen atlayip kizgin bi sekilde "opuserek mi ariyodunuz? Her halde sevgilinin agzinda GPS Ya da isinlayici var. Opunce cocuk geliyo" jazmyn bana sarildi ve elmacik kemigimin altina opucuk kondurdu. Sevgilisi-adi sanirim selenaydi- onu kucagina almak icin kollariyla ona uzandi ama jazmyn sevgilisine kaslarini catip bana sarildi. "sana gelmem salak selena" aferin kizim hadi ver azinin payini onlara. Tekrar devam etti "siz salak gibi burda opusuyodunuz! Beni umursayan yok! Neyse ki bu abla varmis. Abla adin ne?" "ursula" "neyseki ursula abla varmis ki beni ordan kucagina alip sizi bulmama yardim etti gerizekaglilar. Beni birakin ben ursula ablamla dolasacagim!" justin "a-ama jazm-" "ama degil sonra gorusuruz" dedi ve bana sarildi. "gidelim lutfen ursula abla" "peki prenses" dedim ve yurumeye basladim. "ursula kahve icelim mi?" "olur ama abine boyle davranmamaliydin canim" ne diyorum ben ona bu davranisi nedeniyle oscar odulu falan vermek lazim. "ama ursula onlar veni bulmak yerine opusuyolardi. Ne yapayim zaten selenadan nefret ediyorum!" "neden?" "abimi benden caliyo popo kiz" gulmemek icinkendimi zor tutarken bi yandan da starbucks dogru ilerliyoduk. Iceri girerken herkes jazmyn'i seviyodu. En sonunda bos bir yer bulup oturduk. "ne icersin tatlim?" dedim cuzdanimi cikarirken "sicak cikolata!" "peki tatlim beni burda bekle olur mu prenses?" "tamam Ursula" dedi ve siparislerimizi ismarlamak icin siraya girdim. Bir kac adamdan sonra sira bana geldi ve ne istedigimizi soyleyip beklemeye basladim. O sirada jazmyn'e baktigimda justin ve selenanin yaninda oldugunu gordum. Kahvelerimizi alipyanlarina gittim ve onlari umursamadan jazmyn'e kahvesini verdim."tesekkur ederim ursula" "bisey degil prensesim" dedim ve oturdum. Justin ve selena da yanimiza oturdu. "yanimizdan su popo sevgilini alda git justin" dedi bi anda jazmyn. Oha lafi koydu. "jazmyn. Onla-" "popo selena popo selena popo selena popo selena" ohh kiz popo oldu. Haha gulmemek icin kahvemi agizima sokarken jazmyn kalkip kulagima fisildadi "ursula justinle cikmani cok isterdim. Popodan da kurtulmus olurdum hem" bende onun kulagina "cok tatlisin prenses" dedim ve yerine oturdu. "hadi jazmyn ablani daha cok yorma gidelim" jazmyn yine "popo selena marie gomez popo" dedi. O sirada telefonum caldi. Kevin ariyodu. "alo urs?" "efendim kev? Nasilsin?" "iyi urs senden" "iyiyim" "ben dicektim ki aksam yemegine gidelim mi ikimiz?" "olur kevin saat 7'de beni alirsin o zaman" "tamam urs. Gorusuruz" "hoscakal" dedim ve telefonumu kapattim. "ursula? Nasil bu kadar guzel olabiliyosun?" dedi jazmyn yanagima dokunurken. Selenaya baktigimda rahatsiz olmuscasina kimildiyodu ve suratinda kiskanclik ifadesi vardi "bilmem prenses? Belki  sen beni guzel goruyosundur" "o da olabilir ursula abla" dedi ve tekrar etti "kahveni ictiysen biraz dolasalim mi ursula?" justin araya girip "hadi jazmyn selenanin evine gitcez" "popo selenanin kendisi gibi popo olan evine gitmem ben. Ondan ayril. Cunku popo selenadan nefret ediyorum. O seni bizden caliyo. Ursula ondan bin kat guzel. Selenanin surati senin popondan daha igrenc ve cirkin. O popodan vazgec artik. Ya o popoyu secersin ya da beni justin" oha kiz kucuk ama nazar degmesin papuc gibi dili var. Justin sinirli bi sekilde ayaga kalkti ve jazmyn'e dogru yaklasti. Suratina bi tane vuracakken 

onune gectim ve justin'e "sen ne hakla kendinden kucuk cocuga hem de kardesine vurmaya kalkisirsin? Ne hakkin var o melege vurmaya hah? Hic acimiyomusun kucucuk cocuga vurmaya seni assaglik? Milyonlarca kiz senin neyini seviyo anlamadim. Bunu da kucuk beynine sok" dedim ve jazmyn'i kucagima alip disari ciktim. Ozguven tavan yapmisti ama hakli yere. Jazmyn "cok tesekkur ederim ursula." "sorun degil prenses" dedim ve onu yere indirip cantamdan kalem kagit cikartip telefon numarami yazdim. Eline verirken "bu numara benim numaram. Istedigin zaman arayip benim yanima gelebilirsin. Sikildiginda falan. Simdi bu numarayi cebine koy ve kaybetme tamam mi?" "tamam ursula" dedi ve elimden tutarak yurumeye basladi."istiyosan abinin yanina git ve ozur dile sonra eve gidin" "öff ursula. Ben eve gitmek istemiuorum. Seninle kalmak istiyorum" "ama bitanem annen izin verirmi ya da baban? Tanimadigin birisinin evine gitmeye?" arkamiza baktigimda justin ve selenanin buraya dogru geldigini gordum. Tekrar jazmyn'e dogru egilip konusmaya basladim. "bak tatlim abin ve popo selena geliyo. Git yanlarina ve ozur dile" dedim sacini kulaginin arkasina alirken. O da bana sarilip onlarin yanina gitti. Justine birseyler soyleyip kucagina atladi. Selena ona dokunacakken geri cekildi ve bana el sallayip opucuk gonderdi. Bende aynisini yapip onume dondum. Magazaya girerken kevinla goz goze geldim ve gulumsedim. "kevin?" "nasilsin urs?" "iyi canim. Aksam yemek icin elbise bakiyodum." "oylemi?" o sirada bacagima dokunan bir el hissetim arkami donup baktigimda jazmyn bacagima sariliyodu. "bu kucuk presnses de kim urs?" dedi gulumserken. "bu benim kucuk arkadasim kev. Justin bieberin kardesi." "oylemi?" jazmyn kulagima fisildamaya basladi "ursula kevin asiri yakisikli ama srni justinle opusirken gormek isterdim popoyu degil" yanagina opucuk kondurup ona sarildim. Sonra kosarak justin ve po- selenanin yanina gitti. Kevin da beni burada birakip gitti. Aslina bakarsaniz justin hic fena degil ya! Nediyorum ben po- selena var. Beni ne yapsin? Mantikli dusun hadi kizim kus beynini calistir, jazmyn ikna ederse belki benle cikar. Huhuu!!!...
   Sabah telefonumun calmasiyla yataktan firladim. Kim ariyo diye baktigimda bilinmeyen numaraydi. Meraktan actim ve kulagima goturdum. "alo ursula?" "jazmyn?" "benim ursula abla! Bugun bize gelsen olur mu?" "sizinkiler izin verirse gelirim" "onlara sordum ve evet dediler" "iyi o zaman. Annene soyle de bana evinizin adresini mesaj atsin. Ve bu kimin telefonu?" "justin!" "tamam" dedim ve telefonu kapattim. Birkac saniye sonra mesaj geldi. Mesaji silmeden telefonu yatagimin istune firlattim. Dolabimi acip kot sort ve kirmizi bol bi tisort giydim. Her zamanki gibi eyeliner ve mascara surdum. Arti olarak da kirmizi ruj surdum. Cantami ve telefonumu alarak evden ciktim. Arabaya binerken telefonumdan adresi navigasyona yazdim. Salak kadinin sesini dinleyerek yola basladim. '100 metre ilerden sola don. 2. Soldan sola don. Kavsaktan gec' bla bla bla iste. En sonunda vardigim yer beyaz bir villaydi. Arabami onune cekip kapiya dogru ilerledim ve zile bastim. Kapi acildi ve acan kisiyr baktigimda ustunde hicbisey olmayan ama altina dusuk bel pantalon olan justin di. Beni bastan asagi suzdu ve geri cekildi    "neden geldin?" "jazmyn icin. O istedi bende geldim" "iyi. O icerde srni bekliyo" "tamam sagol" dedim ve ayagimdaki topuklularin sesine aldirmayarak jazmyn'in yanina oturdum. Beni gorunce kucagima atladi ve yanagima opucukler kondurmaya basladi. Ona sarilirken "tamam prenses sakin ol. Geldim iste" "cok tesekkur ederim ursula. Seni herkezdencok seviyorum" "bende seni" "dun kevinla yemek nasil gecti?" "iy- heyy bi dakika sen nerdenbiliyosun?" dedim siritirken "benim yanimda telefonla konustun ve ben seni azcik dinledim" dedi utangac bi sekilde. "sorun yok bitanem" "abla ben tuvalete gidiyorum" "tamam prenses" justin kalkip yanima oturdu ve ayakalarini masaya uzatti. Ayakkabilari cok hostu. Beyaz bogazli supralar. Cok severdim. Sesli bi sekilde bogazini temizledikten sonra bana dondu ve kolunu omzuma atti. "napiyosun justin?" "bana 1 geceni verirsen jazmyn size gelebilir" beni tahrik etmeye calisiyodu. Farkindaydim ama kolay lokma olmicam. Bunu bil bieber! "ben senin sandigin senin altinda ciglik atmak isteyen surtuklerden degilim justin bunu bil." justin kalkip salonun kapisini kilitledi.  bana dogru gelirken "benim adim justin bieber ve istedigim herseyi alirim. Paramla ve gucumle" "benim adim ursula fenty ve zor lokmayim. Ister tahrik et ister altina al" ahh ozguven yine tavan yapti. "sen oylr san bebegim. Istedigim herseyi eninde sonunda alirim" "bana bebegim deme!" "tamam, bebegimmm" uzatmasi sinirlerime dokunmustu. Justin tekrar yanimdaki yerini alip karnima elinisurterek belime doladi. Ondan kurtulmaya calisiyodum. Tam bagiracaktim ki dudaklari dudaklarima fermuar gibi bi sey olmustu. Belimde olan eli bacaklarimi indi ve yavasca oksamaya basladi. Onu kendimden uzaklastirmaya calisiyodum ama guclu oldugundan 1 santim bile kimildamiyodu. Kapinin yumruklanmasiyla durduk ve justin kosrak kapiyi acti. Ben de ustumu duzelttim ve duzgun oturdum. Jazmyn yine kucagima oturmustu. Justin eski yerine oturup ayaklarini tekrar masaya uzatti. "justin bu aksam annemler geleceklermi?" "hayir tatlim yarin gelcekler" "o zaman ursula, bu aksam bizde kalsana" justinin gozleri bi anda acildi ve pis pis siritmaya basladi. "bilmemki prenses? Kalmasam daha iyi olacak" dedim justini gicik etmeye calisirken. "ursula lutfen kal. Birlikte yatariz hem nadi olur?" "sen benim evimde kal?" "o da guzel ama justin de benle gelcek" justin halinden memnun bi sekilde siritiyodu taaki kapidakini gorunceye kadar!
New life bilgisayarımdaydı ve bilgisayarım çöktü. O yüzden daha yazmayacağım. Ama yeni hikayemi yayınlayacağım ;))