29 Temmuz 2013 Pazartesi

That SHOULD be me 2



That should be me 2

(justin bieber-fall'la dinleyin)

Ash agliyodu. Benim gibi. Ve ben coktan yerde bayilacak sekilde agliyodum. Nasil olur ya? Spring benim cocukluk arkadasim, kankam, ikizim hersryim olan kiz nasil olur? Ben onsuz ne yaparim? Tanrim ne yaparim ben onunsuz? Tanrim neden beni bu acimasiz dunyada birakip gider? Lutfen biri bana soylesin. Ha? Nasil neden olur? 
Justin yanimda dizlerinin ustune cokmus bi sekilde oturuyodu. Elimi tutmus ve diger eliyle yaslarimi siliyodu. Bana birseyler soyluyodu. Ama ben aglamaktan hicbisey anlayamiyodum. Spring, spring. Nasil gidersin, neden beni birakisin su dunyada? Seni herkesden cok severken sen beni birakip gittin? Öfff. Tanrim beni de springi gonderdigin gibi cennete gonder lutfen!! 
Aglamami dindirmeyi az da olsa becermistim. "blos? İyi misin? Ne oldu bana anlat lutfen." "be-ben justin. E en iyi arkadasim, co cocukluk arkadasim beni bu dunya da birakip gitti. V ve beni yaninda goturmedi. Be ben onu her herkesden cok seviyodum ama o o beni birakip gitti" justin gozlerini kirpistiriyodu. Ona baktigimda gozlerini kapatti ve yaslarini serbest birakti. Bana yaptigi gibi yanagindaki yaslari sildim. "hadi blossom kalk yerde oturma. Yataga yat, n ne bileyim dinlen biraz. Ve beni uzme ne olur. Aglama" justinden destek alarak kalktim ve yataga uzandim. O da yanima uzandi. Beyaz ortuyu ustumuze cekti ve gozlerimi kapattim. Springle yaptiklarimizi dusunmeye basladim. 

1 AY ONCE

Hep birlikte kumlarda, atesin etrafinda oturuyoduk. Ben kafamu springin boynuna koymustum. O da kafasini benim kafamin ustune koymustu. Jeff elinde gitariyla sarki soyluyodu. Marcus, nick, asia, avril ve joe da yanimizdaki kutuklerde oturuyolardi. Jeff'in soyledigi sarki bana bi yerden tanidik geliyodu. 

"Stupid In Love" 
Stupid in love
Oh
Stupid in love

Let me tell you something
Never have I ever
Been a size 10
In my whole life
I left the engine running
I just came to see
What you would do if I
Gave you a chance
To make things right

So I made it
Even though Katy
Told me this would be nothing
But a waste of time
And she was right

Dont understand it
Blood on your hands
And still you insist
On repeatedly trying
To tell me lies
And I just don't know why

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like Im stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

My new nickname
Is you idiot
(Such an idiot)
Thats what my friends
Are calling me when
They see me yelling
Into my
Phone

They tell me let go
He is not the one
I thought I saw your potential
Guess thats what made me dumb
He don't want it
Not like you want it
Scheming and cheating
Oh girl, why do you
Waste your time
You know he aint right

Telling me this
I don't wanna listen
But you insist
On repeatedly trying
To tell me lies
And I just don't know why

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like I'm stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

Trying to make this work
But you act like a jerk
Silly of me to keep
Holding on
But the dunce cap is off
You don't know what you lost
And you wont realize
Till I'm gone, gone, gone
That I was the one
Which one of us
Is really dumb

Ooh
No
No
No
I'm not stupid in love

This is stupid
I'm not stupid
Dont talk to me
Like I'm stupid
I still love you
But I just cant do this
I may be dumb but
I'm not stupid

I may be dumb but
I'm not stupid
In love

Hepimiz sarkiya eslik ediyoduk. En sonunda herkes alkislamya basladi. Spring "blos beni hic birakma olur mu?" "olur hayatim sen de beni birakma" "seni cooook seviyorum" "bende seni bitanem" dedim ve sarildim. 
Marcus bagirarak "bayanlar baylar. Nickden asiaya buyuk teklif geliyor" dedi ve yerine oturdu. Nick asia'nin ununde diz coktu ve ellerini tuttu. "benimle evlenirmisin asia?" asia gulumseyerek ona bakti ve heyecanli bi sekilde "e evet evlenirim" dedi. Nick kalkarak onu optu ve sarildi. O sirada telefonuma mesaj geldi. Ne olduguna bakmak icin actim ve okumaya basladim. "sevdigin kisilerden biri bi gun olecek ve sen aci cekeceksin. Xxxx". Bu kimden olabilirdi ki? Tahminen babamin dusmanlarindan biridir neyse. 

GUNUMUZ

Gozlerimi actigimda baska yerdeydim. Bura benim odamdi. Ash yanimdaki koltukta bebek gibi uyuyodu. Yataktan kalktim ve yanina gittim. Yavasca onu durterek uyandirdim. Gozleri aglamaktan kipkirmizi, altlari ise mor halka gibi olmustu. "blos, uyandin mi?" "evet uyandim ash" ash de spring gibi benim cocukluk arkadasimdir. Her zaman beni korur. "nasilsin? Nasil hissediyosun?" "buyuk ihtimal 1 ay odama kapanip aglicam. Hicbisey yemeden springe duga etcem" "ama okul var" "okul mu onemli? Spring mi?" "spring tabi ki" "bizi bu dunyada yanliz birakip gitti" o sirada kapi acildi ve iceri justin girdi. Arkasindan da nick ve joe. Ikisi de bana sarilip koltuga oturdular. Buyuk ihtimalle hepsi aglamisti cunku gozleri kipkirmiziydi. Justin ise yatagimin ayak ucuna oturmustu. Ash bagirip "bara falan gidelim ya. Hem kafa dagitiriz. Olmaz mi?" ben bos bi sekilde "zaten kotuyuz. Ve ben sarhos olursam... Dusunemiyorum." hepsi kahakaha attilar. Justin ellerini gogusunun altina birlestirdi "guzel bi bar biliyorum. Hem buraya cok yakin. Gidelim isterseniz" joe ve nick "olur" dediler ayni anda. Justin tekrar "ee simdi tek yapmamiz gereken sey blosu ikna etmek" "tamam geliyorum" dedim. Tekrar devam ettim "o zaman asagi inin ben giyinip geliyorum" hepsi "iste bu. Hadi" tarzindan seyler soylediler. Sonra teker teker odadan ciktilar. Dolabimi acip guzel biseyler aradim. En sonunda bustiyer ve ic camasiri seklinde kot sort ve altina siyah topuklu ayakkabiyi sectim. Makyaj icin banyoya girdim. Kapaticiyla gozlerimdeki kirmiziliklari kapattim. Eyeliner ve ruj. Ruju dudaklarimda dagitarak surdukten sonra asagi indim. Hepsi islik calarak bana bakiyolardi. Justinin bakislari bacaklarimdaydi. Rahatsiz olmuscasina kipirdadim ve anahtarliltan arabnin anahtarini aldim. Hepsi ben nereye gidersem gozlerini o tarafa ceviriyolardi. Onlara donup "e hadi istiyosaniz. Bana bakmayi kesin ayrica" hepsi siritip kalktilar ve kapinin onune ciktilar. Gmc jipin kapisini actim ve anahtari justine verdim. Ash on koltuga, joe sagima nick de soluma oturdu. Kollarimi boyunlarina atip yanaklarindan optum. "sizin gibi arkadaslara sahip oldugum icin cok sansliyim" "bizde oyleyiz blos" dedi ash. 
Barin onune geldigimizde nerdeyse 3 metre gibi giris kuyrugu vardi. Justin korumalara biseyler fisildayip kapiyi actirdi. Hep birlikte iceri girdik. Etraf karanlik ve icki kokuyodu. Muzik cok yuksekti. Etrafta opusenler ve kucak kucaga oturan ciftler vardi. Justin koltuklardan birine gecip bizi yanina aldi. Garsondan hepimize roket -oyle bisey vardi ya- istedi. Saclarimla oynarken bakislarinin vucudumda oldugunu fark ettim. Tepki vermeyerek kalktim. "ben tuvalete gidiyorum" justin Kafasini sallayarak onay verdi. Noter bieber. Disari cikiyodum ki onume cikan tanidik surat beni durdurdu. Christopher!! "blos?" "chris?" "nasilsin?" sarilip yanagindan optum. Su anda tahmin ediyorum ki bizimkilerin gozu ustumde ve gelmeye hazirlaniyolar. "blos kiz arkadasimi gordun mu?" o sirada arkasindan cakma sarisin bi kiz cikti. Elimi uzattim ve siktim. Kuz cok tatliydi. "ben amelia" "bende 
Bblossom. Memnun oldum" "bende"
Yanlarindan ayrilip tuvalete gittim. 
Donunce bizim masada oturan bi kiz gordum. Laaaayn. Kimsin kizim? Oha oha, hemde justine sarilip oturuyo. Lan s****r git kizim. Hicbisey olmamis gibi yanlarina gittim. Simdi gorursun bieber sen. Ash'in yanina oturup kulagina fisildadim. "canim ceketini bana verir misin? Ustumdeki beni rahatsiz ediyo" "veririm canim" dedi ve ceketini cikardi. Justin ve o yanindaki kiz bizi pur dikkat izliyolardi. Tekrar yanlarindan ceketi alip kalktim. Tuvallette ki kabinlerden birine girip ustumdeki bustiyeri cikardim. Ash'in verdigi ceketi ustume gecirdim. Kildi acip ciktim. Tuvaletten birkac adim uzakta 4 kisiden olusan tas gurubu gordum. Sarisin olan cocugun omzuna elimi koyarak bana bakmasini sagladim. "nabersiniz yakisiklilar?" digeri "iyiyiz bebegim. Sen?" "iyi. Birlikte biseyler icelim mi?" sarisin cocuk "olur guzelim." dedi ve hep birlikte salona girdik. Caktirmadan bizim masaya baktigimda kizla justin opusuyodu. Topuklularimi yere vurarak masaya gittim. Ash'e bustiyerimi vererek tas gurubun yanina gittim. Sarisin cocuk goguslerime baktiktan sonra "adin ne guzelim?" "blos. Senin?" "jake. Bu jeff, bu austin, bu leo." "memnun oldum" dedim ve kendime icki aldim. Ve yudumlamaya basladim. Birkac dakika sonra digerleri gitti ve biz jake'le yanliz kaldik. -oh yeah!- bar sandalyelerinden birine oturdum. Jake de karsima oturdu. Birlikte konusurken justin yanimiza geldi. "blos bu arkadas kim?" "yeni tanistik justin. Jake" jake garip bi ifadeyle "se sevgilin oldugunu soylememistin blos" "onun sevgilisi var canim. Benim yok." "iyi o zaman" "justin sevgilinin yanina gitsene" "ben onu sevmiyorum ki" jake den musade isteyip bizimkilerin yanina gittim. O kiz hala oturuyodu. Dudaklarimi birbirine surtup konusmaya basladim. "merhaba ben blos" dedim elimi uzattim. Kiz da elimi sikarak "bende selena. Ama sel diyebilisin. Bu arada justinin sevgilisiyim" "aaaa oylemi. Justin bana sevgilisinin olmadigini soylemisti" dedim alayci bir sekilde justine bakarken. "ama oyleyim sekerim" tiksindim be kizdan. Tekrar devam etti "galiba ash de senin sevgilin?" "hayir canim cocukluk arkadasim." "aa cok yakinsiniz ama" dedi gicik bi ifadeyle. "ama seni ilginedirmez" dedim biraz daha ceketin onunu acarak. Juju gozlerini goguslerime dikti. O sirada selena justine kizgin bi sekilde bakti. Ve ardindan jake geldi. Kurtar bebegim beni. "blos biraz yanima gelirmisin?" "gelirim jake" dedim ve tekrardan kalktim. Jake belimden bana sarilarak tenha bi yere goturdu. Loca gibiydi. Koltuklardan birine beni oturtup yanima oturdu. "bebegim beni delirtiyosun" "ah oylemi yakisikli?" goguslerimin altindan elini bana sararak dudaklarini boynuma surttu. Basliyoruz. :)). Ben boyle mi kizim tanrim ya??? Neyse. Yavas yavas opucuklerini dudaklarima kaydirdi. Alt dudagimi emerken ben de onun saclarinin icinden ellerimi geciriyodum. Bi hamleyle beni kucagina aldi. Bi eliyle kalcalarimi sikarken diger eliyle de belimi oksuyodu. Omg!! Opmeyi kesince kucagindan inip yanina oturdum. "cok seksisin bebegim" "sende oyle tatlim" dedim ve yanagindan makas aldim. "telefon numarani versene. Bi yerde falan gorusuruz belki" "olur" dedi ve cebinden telefonu cikartip numarami yazdim. Tekrar telefonunu verip kalktim. Disari ciktim ve yurumeye basladim. O sirada birisi aniden beni duvara sikistirdi. Ellerimi iki yanimda birlestirdi. Gozlerimi acip baktigimda asi cocuk bieber dudaklarima bakiyodu. "napiyosun justin?" "seni seviyorum bebegim" dedi ve dudaklarimi kavradi. Elleri yavas yavas vucudumdan bacaklarima dogru kaymaya basladi. Diger eliyle de elimi basimin ustune dogru kaydirdi. Beni birazdaha sikistirdi ve opucukleri boynuma kaydi. "justin birak beni. Selena?" durup gozlerime bakti ve "o umrumda degil. Ben seni istiyorum bebegim" dedi. Bacaklarimi kaldirip beline sardi. Elini ceketimden iceri sokarak belimi sikmaya basladi. Elini asagi indirip bacagima koydum. Napiyorum ben? Tekrardan dudagima geldi ve o sirada selena bizim nerseyse 2 metre uzagimizda duruyodu. Layn selena? Justin kafadini o tarafa cevirip beni indirdi. Selenanin yanina dogru giderken selena arkasina donup kosarak gitti. Justin de bana donup "Öfff. Gerizelagli" dedi ve bana dogru geldi. "justin ashler nerde?" "asagidalar. Joe kiz buldu. Onla konusuyo" "iyi" "biz devam edelim o zaman" "ha hayir justin gidelim" "yeni basladik bebegim" "evde cok efendi disarda cok asisin justin" "babam oldurur diye korkuyorum" "salak" dedim ve yurumeye basladim. Justin de pesimden geliyodu. O sirada canim telefonum caldi. Kim olduguna bakarken justin elimden aldi ve acti. "merhaba ben justin bieber. Su anda blossom yanimda ve benimle isi var. Onu hallediyo. Dugunumuze bekleriz" dedi ve telefonu kapatip cebine koydu. "naptin sen justin?" dedim
Ve telefonu cebinden almaya calistim. Ben domunmaya calistikca geri gidiyodu. Bende en sonunda "kustum ben jakein yanina gidiyorum" dedim ve yurumeye basladim. Justin pesimden geliyodu. O sirada tekrar telefonum caldi. Arayan babamdi. Cevapladim. "alo baba?" "duyduguma gore justinle cikiyomussunuz?" "kizginmisin?" "hayir bitanem ve yarin amcanin ogullari gelecek" "aman tanrim lewis?" "evet canim maalesef. Ve sen nerdesin?" "b ben nerdemiyim? Ammm seyy ben nerdeyim? Nerdeyim? As ashleyde kaliyorum baba. Siz hala ytmadiniz mi" "yattikda seni merak edip uyandim" "tamam baba lewisler gelincr ben justinle disari cikarim" "hayir kizim onlar akraba. Gorusuruz" "baay"telefonu kapattim ve justine baktim. "bizi babam sevgili diye biliyomus" "ne? Ee de zaten degilmiyiz bebegim?" "oylemiyiz?" "baban oyle biliyosa oyle dAvraniriz" "peki justin. Yarin amcamin ogullari yemege geliyolarmis" "lewis o mu?" "benden 2 yas buyuk. Hayatimi iskenceye cevirdi resmen. Ama 7 senedir gorusmuyoruz" "o zaman evde takiliriz birlikte. Seni yanliz birakmam" "sagol canim" dedim ve sarildim. 

15 Temmuz 2013 Pazartesi

That SHOULD be me

THAT SHOULD BE ME


"Blossom. Hadi kızım hazırlan. Bi arkadaşımın evine yemeğe gideceğiz. Ama güzel ve şık  birşeyler giy ki seninle gurur duyayım.  laflarına ve sözlerine dikkat et. Arkadaşım bir mafya ve onunla iş yapacağım" "ne baba sana hayatta mafya ile iş yaptırmam. Ve şık giyinmesem nolur ya?" "Hadi kızım anneni yalnız bırakma istiyorsan" "bak sırf annem için geliyorum" "tamam kızım hadi sen güzel bir elbise giy ve makyajını yap. Yarım saate de hazır ol" "tamam babacım." Babamın yanından kalkıp hızlı adımlarla odama çıktım. Kapımı açıp odama girdim ve dolabımdan şık ve sade bir elbise çıkardım. Elbise siyah straplez ve mini bir elbiseydi. Altına da siyah platform topuklu steve maden'larımı giydim ve banyoya makyaj yapmak için girdim. Siyah rimel ve kırmız ruj sürüp saçımı düzleştirdim. Ve gayet hızlı bir şekilde aşağı indim. Babam herhalde topuklu ayakkabılarımın sesinden bakışlarını benim tarafıma yönlendirdi. Bende gülümseyip yanına oturdum tekrardan. "Vay kızım çok güzel olmuşsun" "senin icin özendim bak işi almassan başka eve taşınırım" babam gülerek cevap verdi. "Tamam kızım". Bakışlarımı babam gibi merdivenlerden inen anneme yönelttim.  Kadın 35 yaşında ama müthiş fiziği suratı ve kalbi var. "Ovvv annecin müthişsiniz herzamanki gibi" "sende öylesin yavrum" "teşekkür ederim annecim" babam aramıza katılarak"hadi  güzel bayanlar çene yapmayın da yola çıkalım" "peki baba" "cım!" "Peki babacım" dim ve sırıttım. Babam önümüzden giderek bize kapıyı açtı. Madamlar gibi eğilip selam verdik. Haha çok iğrenç. Arabamızı isteyip sürücü koltuğuna yerleşti. Ben arka koltuğa, annem de babamın yanına oturdu. Arkadan nefret ediyorum ya. Annem radyoyu açıp çalan şarkıyı mırıldandı. Bende telefonumu çıkartıp kız arkadaşıma mesaj attım.
-daisy çok sıkıldım. Babamın işi için arkadaşına yemeğe gidiyoruz. Ne şans ama adam hem de mafya.
Yazıp gönderdim. Birkaç saniye sonra cevap geldi;
-dua et de oğlu falan olsun
-o kadar sapık değilim
-ama olsun. Yani. Hem senle falan ilgilenir.  Kötü mü olur?
-yani ama bilmem. Sen sapıksın.
-neyse oraya vardığında haberleri ya da sıkılırsan mesaj falan at konuşuruz.
-tamam canım. Çok sağol. Seni seviyorum
-bende seni blossom.
Telefonumu kapatıp çantama yerleştirdim. Sonra arabanın durduğunu fark ettim. Ne kadar da çabuk geldik. Ya da zaman hızlı geçti. Hep birlikte arabadan indik ve gösterişli Villa'nın bahçe kapısından girdik. Bi adam kapıda 32 diş sırıtarak dikiliyodu. Siyah takım elbisesinin ömünü ilikledikten sonra babama elini uzattı. "Hoşgeldiniz." "Hoşbulduk" "nasılsınız?" "Sağolun siz nasılsınız?" "Bende iyiyim" öyle öyle konuşmaya devam ederken adamın arkasında yakışıklı bi çocuk belirdi. Onun yanında da nerdeyse 35-40 yaşlarında bir kadın. Büyük ihtimal kadın adamın karısı. Çocuk ise oğlu. Yani bana öyle geliyo. İçeri geçtik. Ve o yüksek tavanlı, büyük koltuklar olan salona oturduk. Bizim eve benziyordu. Biraz küçüktü ama. Neyse güzel. Büyükler konuşurken ben ve oğlu öyle oturuyoduk. Bu sıkıcı durumdan kurtulmak için bahane aramaya başladım. Mide bulantısı, ele, öksürmek, ele, geliyo, geliyo, tuvalet. İşte buldum. O babamın dediği adama tuvaletin yerini sormak için seslendim. "Efendim tuvalet nerede?" "Justin sana göstersin kızım" ohmaygat justin. İsimi çok havalı ya. Justin ve ben aynı andan ayağa kalktık. Justin gülümseyerek bana baktı ve önüme geçti. Arkasından onu takip ederken bizimkilerden uzaklaştığımızda durdu. Az daha üstüne düşüyodum. Durdu ve bana döndü. Parfümünün kokusu beni rahatsız etmişti. Ama güzel kokuyodu.  Elini uzattı. "Ben justin" "ben de blossom" "memnun oldum blossom" "bende" "ve tuvalet burası" kapıyı ve ışıkları açtı. İçeri girip kapıyı kilitledim. Jakuzinin kenarına oturup telefonumu çıkardım. Daisyden 3 mesaj gelmiş. Mesajları açıp baktım.
-haberleri alayım.
-biraz çabuk
-sıkıldın mı?
Hepsine teker teker cevap yazdım
-justin diye oğlu var. Aşırı yakışıklı.
-atıyorum işte.
-hayır oğlu sıkılmama yardımcı olmuyor
Gönder butonuna basıp gönderdim. Gidip sifona bastım ve musluğu açtım. Telefonumu alıp musluğu kapattım. Sonra dışarı çıktım. Justini görmeme irkilmem bir oldu. Kapının yanındaki duvara yaslanmış bekliyordu. "Çıktın mı?" "Hıhı. Çıktım  sen neden bekliyorsun?" "Sıkıldım ve belki yolu bulamassın diye. Bahçeye çıkmak ister misin?" "Olabilir bak. Hemde sıkılmıştım zaten"   Gülümseyip yürümeye başladı ve herzamanki gibi bende arkasından onu takip ettim.  Salona çıkınca babasına "baba biz bahçeye çikabilirmiyiz?" "Tabi oğlum. Çıkın" dedi ve gülümsedi. Adam mafya ama çok tatlı bi adam. Justin bahçe kapısını açtı ve bahçeye çıktık. Evin önü komple sahil. Yani deniz manzaralı. Ayrıca evin önünde havuz var. Bari bende meslek olarak mafya olayım ya. Birlikte bahçedeki kapidan cikip sahile oturduk. Hava serinlemişti. Hernekadar da Temmuz'da olsak da hava serin ve rüzgarlıydı. Ürperme geldi ve justin bana baktı. "Üşüdün mü?" "Biraz" tişörtünün üstüne giydiği ceketi çıkartıp omuzlarıma bıraktı. "Teşekkür ederim" "bişey değil". Deniz'i izlerken justin'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Kaç yaşındasın?" "19. Sen?" "19" "sevgilin var mı?" "Yok. Neden sordun?" "Bilmem merak ettim" dedi ve o karizmatik gülüşünü yaptı. Önüme döndüm ve tekrar Deniz'i izlemeye devam ettim.
   Arkamdan icki kokusu ve sarhoslarin sesi geliyodu. Justin bana bakip endiseli bi bakis atti. Arkadan gelen seslere bakarsak "oglum kiza bak lan. Ayy hahaha guzelmis ha. Hey guzelim. Baksana" bende arkami donup "bana mi dediniz" dedim sinirli ve bos bi ifadeyle. "evet guzelim sana dedik" dedi sallanmali bi sesle. Justin ayaga kalkti. Onlari izlerken 2 tane adam beni kaldirdi. "justinnn yardim ettt!!" justin de benim gibi 2 tane adamin elindeydi. Hatirla blos, trail sana ne ogretti? Arkani don parmagini adamin gozune sok ve gozunu cikar, adamin bir yerine tekme at. Oww hemde topuklularla. Ayagimi one atip arkamdaki adamin biyerine tekme attim. Yerde kivranirken tekrar tekme gecirdim. Digerine de aynisini yapip justini tutan adamin birine ayakkabilarimin topuklati denk gelecek sekilde diz kapagina vurdum. O da yere yapisti. Justin de bos kalan eliyle adamin suratina yumruk gecerdi. Adamda yere coktu ve justin ona tekme atti. Birlikte denizin yanindaki nemli topraga dogru yuruduk. Justin pantalonunu sivadi, ben de ayakkabilarimi elime aldim. Bilrklerimize degecek kadar ayaklarimizi denize soktuk. Kahkahalarimiz etrafta yankilaniyodu. Az daha denize duserken justinin kollari beni siki bi sekilde tuttu ve kendine cekti. Suratlarimiz birbirine yaklasirken geri cekildim. Justin de kollarini uzgun bi sekilde ayirip yurumeye basladi. Evin onune geldigimizde kenarda saklanip ellerimle bileklerimdeki sulari cirptim ve sacimi duzelttim. Justin de benim gibi ayni seyleri yapiyodu. İsimiz bittikten sonra eve girdik. Hepsi kapinin onunde el sikisiyolardi. Ne gidiyolar mi? Belki is icin. Bilmiyorum ya. Babam "o zaman yarin sizin ofisinize gelirim. Konusuruz. Ve biz kalkalim. Gec oldu saat." hadi baba ya... "olurmu oturun lutfen. Sonra kalkarsiniz." "peki."  "bahcede oturalim mi?" "olur oturalim" hep birlikte bahceye cikaken biz justinle yukari kata cikiyoduk. Beni rlimden tutarak merdivenlerden surukluyordu demek daha dogru olur yani. "justin nereye gidiyoruz?" "benim odama" "neden?" "her cevaba bir soru sormayi kesermisin?" "peki justin" dedim gulerek. Tam odanin onunde durmusken telefonum caldi. Baktigimda justinle birlikte iceri giriyoduk. Ash ariyodu. Ne oldu acaba. Kulagima goturdum. "alo ash?" pisman ve uzgun bi sekilde "blos ne olur gel cok kotu durumdayim" telaslanmistim "ash ne oldu soylermisin?" justin bana kaslarini catmis ne oluyo der gibi bakiyodu. "spring!" "ne olmus springe ash dogru duzgin soylermisin?" "blos, spring..." dediginden sonra gozlerimden yaslar akmaya basladi ve oldugum yere oturdum.

11 Temmuz 2013 Perşembe

Justin: geçen gün karıncanın biri beni tutmuş götürüyor. Dedim napıyosun? O da abi seker sandım dedi.
Ben: hıhı çok komik;)

Favourite girl 1. Bölüm- sevgilinin agzinda GPS falan mı var?

Dolabimdan canada resmi olan tisortumu ve altina dar kotumu cikardim. Yatagimin ustune kiyafetlerimi koyarak eyeliner ve mascarami surup kiyafetlerimi giydim. Cantamin icine telefonumu ve cuzdanimi koyup omzuma taktim. Anahtarliktan arabanin ahantarini alip kapiyi arkamdan cektim. Garajin kapisini actim ve arabama bindim. Anahtari cevirip arabayi calistirdim ve gaza bastim. Alisveris merkezine dogru surmeye basladim. Yolda surekli durup kalkuyoduk. En sonunda alisveris merkezine vardim. Kapali otaparka cektigim icin kirk saat bagaja bakiyolar. Sinir bozucu. Guvenlik bagaji kapattiktan sonra asagi dogru indim. Uygun bi park yeri bulup cektim. Cantami takip kapiyi kilitledim. Girisine ilerledigimde x-ray den gecip yukari kata ciktim. Ilk ince louis vitton, sonra pradaya girdim. Burberry'nin magzasina girecekken kapinin onunde aglayan bi kiz cocugu gordum. Tahminen 4 yasindaydi. Dayanamayip onunde diz coktum. Ellerini suratindan cekerek suratina baktim. "niye agliyorsun prenses?" "ben kayboldum abla" "sana yardim etmemi ister misin?" "olur abla" dedi ve onu kucagima aldim. Kizin suratina dikkatlice vaktigimda jazmyn bieber oldugunu fark ettim. Ama umrumda degil! "ablacim buraya kimle geldin?" "abim justin ve salak sevgilisi selenayla" "tamam prenses"
Burberry magazina girince austin mi justin mi iste adi olan cocugu aramaya basladim. Gozume ilisince onlarin yanina dogru ilerledim. Opusuyolardi. Saka gibi ya. Adamin kardesi kaybolmus burda, sevgilisiyle opusuyo! Nasi is abi ya? Arkadan gelip justine dokundum ve kafasini arka tarafa cevirdi. "aa jazmyn bizde seni ariyoduk" ben hemen atlayip kizgin bi sekilde "opuserek mi ariyodunuz? Her halde sevgilinin agzinda GPS Ya da isinlayici var. Opunce cocuk geliyo" jazmyn bana sarildi ve elmacik kemigimin altina opucuk kondurdu. Sevgilisi-adi sanirim selenaydi- onu kucagina almak icin kollariyla ona uzandi ama jazmyn sevgilisine kaslarini catip bana sarildi. "sana gelmem salak selena" aferin kizim hadi ver azinin payini onlara. Tekrar devam etti "siz salak gibi burda opusuyodunuz! Beni umursayan yok! Neyse ki bu abla varmis. Abla adin ne?" "ursula" "neyseki ursula abla varmis ki beni ordan kucagina alip sizi bulmama yardim etti gerizekaglilar. Beni birakin ben ursula ablamla dolasacagim!" justin "a-ama jazm-" "ama degil sonra gorusuruz" dedi ve bana sarildi. "gidelim lutfen ursula abla" "peki prenses" dedim ve yurumeye basladim. "ursula kahve icelim mi?" "olur ama abine boyle davranmamaliydin canim" ne diyorum ben ona bu davranisi nedeniyle oscar odulu falan vermek lazim. "ama ursula onlar veni bulmak yerine opusuyolardi. Ne yapayim zaten selenadan nefret ediyorum!" "neden?" "abimi benden caliyo popo kiz" gulmemek icinkendimi zor tutarken bi yandan da starbucks dogru ilerliyoduk. Iceri girerken herkes jazmyn'i seviyodu. En sonunda bos bir yer bulup oturduk. "ne icersin tatlim?" dedim cuzdanimi cikarirken "sicak cikolata!" "peki tatlim beni burda bekle olur mu prenses?" "tamam Ursula" dedi ve siparislerimizi ismarlamak icin siraya girdim. Bir kac adamdan sonra sira bana geldi ve ne istedigimizi soyleyip beklemeye basladim. O sirada jazmyn'e baktigimda justin ve selenanin yaninda oldugunu gordum. Kahvelerimizi alipyanlarina gittim ve onlari umursamadan jazmyn'e kahvesini verdim."tesekkur ederim ursula" "bisey degil prensesim" dedim ve oturdum. Justin ve selena da yanimiza oturdu. "yanimizdan su popo sevgilini alda git justin" dedi bi anda jazmyn. Oha lafi koydu. "jazmyn. Onla-" "popo selena popo selena popo selena popo selena" ohh kiz popo oldu. Haha gulmemek icin kahvemi agizima sokarken jazmyn kalkip kulagima fisildadi "ursula justinle cikmani cok isterdim. Popodan da kurtulmus olurdum hem" bende onun kulagina "cok tatlisin prenses" dedim ve yerine oturdu. "hadi jazmyn ablani daha cok yorma gidelim" jazmyn yine "popo selena marie gomez popo" dedi. O sirada telefonum caldi. Kevin ariyodu. "alo urs?" "efendim kev? Nasilsin?" "iyi urs senden" "iyiyim" "ben dicektim ki aksam yemegine gidelim mi ikimiz?" "olur kevin saat 7'de beni alirsin o zaman" "tamam urs. Gorusuruz" "hoscakal" dedim ve telefonumu kapattim. "ursula? Nasil bu kadar guzel olabiliyosun?" dedi jazmyn yanagima dokunurken. Selenaya baktigimda rahatsiz olmuscasina kimildiyodu ve suratinda kiskanclik ifadesi vardi "bilmem prenses? Belki  sen beni guzel goruyosundur" "o da olabilir ursula abla" dedi ve tekrar etti "kahveni ictiysen biraz dolasalim mi ursula?" justin araya girip "hadi jazmyn selenanin evine gitcez" "popo selenanin kendisi gibi popo olan evine gitmem ben. Ondan ayril. Cunku popo selenadan nefret ediyorum. O seni bizden caliyo. Ursula ondan bin kat guzel. Selenanin surati senin popondan daha igrenc ve cirkin. O popodan vazgec artik. Ya o popoyu secersin ya da beni justin" oha kiz kucuk ama nazar degmesin papuc gibi dili var. Justin sinirli bi sekilde ayaga kalkti ve jazmyn'e dogru yaklasti. Suratina bi tane vuracakken 

onune gectim ve justin'e "sen ne hakla kendinden kucuk cocuga hem de kardesine vurmaya kalkisirsin? Ne hakkin var o melege vurmaya hah? Hic acimiyomusun kucucuk cocuga vurmaya seni assaglik? Milyonlarca kiz senin neyini seviyo anlamadim. Bunu da kucuk beynine sok" dedim ve jazmyn'i kucagima alip disari ciktim. Ozguven tavan yapmisti ama hakli yere. Jazmyn "cok tesekkur ederim ursula." "sorun degil prenses" dedim ve onu yere indirip cantamdan kalem kagit cikartip telefon numarami yazdim. Eline verirken "bu numara benim numaram. Istedigin zaman arayip benim yanima gelebilirsin. Sikildiginda falan. Simdi bu numarayi cebine koy ve kaybetme tamam mi?" "tamam ursula" dedi ve elimden tutarak yurumeye basladi."istiyosan abinin yanina git ve ozur dile sonra eve gidin" "öff ursula. Ben eve gitmek istemiuorum. Seninle kalmak istiyorum" "ama bitanem annen izin verirmi ya da baban? Tanimadigin birisinin evine gitmeye?" arkamiza baktigimda justin ve selenanin buraya dogru geldigini gordum. Tekrar jazmyn'e dogru egilip konusmaya basladim. "bak tatlim abin ve popo selena geliyo. Git yanlarina ve ozur dile" dedim sacini kulaginin arkasina alirken. O da bana sarilip onlarin yanina gitti. Justine birseyler soyleyip kucagina atladi. Selena ona dokunacakken geri cekildi ve bana el sallayip opucuk gonderdi. Bende aynisini yapip onume dondum. Magazaya girerken kevinla goz goze geldim ve gulumsedim. "kevin?" "nasilsin urs?" "iyi canim. Aksam yemek icin elbise bakiyodum." "oylemi?" o sirada bacagima dokunan bir el hissetim arkami donup baktigimda jazmyn bacagima sariliyodu. "bu kucuk presnses de kim urs?" dedi gulumserken. "bu benim kucuk arkadasim kev. Justin bieberin kardesi." "oylemi?" jazmyn kulagima fisildamaya basladi "ursula kevin asiri yakisikli ama srni justinle opusirken gormek isterdim popoyu degil" yanagina opucuk kondurup ona sarildim. Sonra kosarak justin ve po- selenanin yanina gitti. Kevin da beni burada birakip gitti. Aslina bakarsaniz justin hic fena degil ya! Nediyorum ben po- selena var. Beni ne yapsin? Mantikli dusun hadi kizim kus beynini calistir, jazmyn ikna ederse belki benle cikar. Huhuu!!!...
   Sabah telefonumun calmasiyla yataktan firladim. Kim ariyo diye baktigimda bilinmeyen numaraydi. Meraktan actim ve kulagima goturdum. "alo ursula?" "jazmyn?" "benim ursula abla! Bugun bize gelsen olur mu?" "sizinkiler izin verirse gelirim" "onlara sordum ve evet dediler" "iyi o zaman. Annene soyle de bana evinizin adresini mesaj atsin. Ve bu kimin telefonu?" "justin!" "tamam" dedim ve telefonu kapattim. Birkac saniye sonra mesaj geldi. Mesaji silmeden telefonu yatagimin istune firlattim. Dolabimi acip kot sort ve kirmizi bol bi tisort giydim. Her zamanki gibi eyeliner ve mascara surdum. Arti olarak da kirmizi ruj surdum. Cantami ve telefonumu alarak evden ciktim. Arabaya binerken telefonumdan adresi navigasyona yazdim. Salak kadinin sesini dinleyerek yola basladim. '100 metre ilerden sola don. 2. Soldan sola don. Kavsaktan gec' bla bla bla iste. En sonunda vardigim yer beyaz bir villaydi. Arabami onune cekip kapiya dogru ilerledim ve zile bastim. Kapi acildi ve acan kisiyr baktigimda ustunde hicbisey olmayan ama altina dusuk bel pantalon olan justin di. Beni bastan asagi suzdu ve geri cekildi    "neden geldin?" "jazmyn icin. O istedi bende geldim" "iyi. O icerde srni bekliyo" "tamam sagol" dedim ve ayagimdaki topuklularin sesine aldirmayarak jazmyn'in yanina oturdum. Beni gorunce kucagima atladi ve yanagima opucukler kondurmaya basladi. Ona sarilirken "tamam prenses sakin ol. Geldim iste" "cok tesekkur ederim ursula. Seni herkezdencok seviyorum" "bende seni" "dun kevinla yemek nasil gecti?" "iy- heyy bi dakika sen nerdenbiliyosun?" dedim siritirken "benim yanimda telefonla konustun ve ben seni azcik dinledim" dedi utangac bi sekilde. "sorun yok bitanem" "abla ben tuvalete gidiyorum" "tamam prenses" justin kalkip yanima oturdu ve ayakalarini masaya uzatti. Ayakkabilari cok hostu. Beyaz bogazli supralar. Cok severdim. Sesli bi sekilde bogazini temizledikten sonra bana dondu ve kolunu omzuma atti. "napiyosun justin?" "bana 1 geceni verirsen jazmyn size gelebilir" beni tahrik etmeye calisiyodu. Farkindaydim ama kolay lokma olmicam. Bunu bil bieber! "ben senin sandigin senin altinda ciglik atmak isteyen surtuklerden degilim justin bunu bil." justin kalkip salonun kapisini kilitledi.  bana dogru gelirken "benim adim justin bieber ve istedigim herseyi alirim. Paramla ve gucumle" "benim adim ursula fenty ve zor lokmayim. Ister tahrik et ister altina al" ahh ozguven yine tavan yapti. "sen oylr san bebegim. Istedigim herseyi eninde sonunda alirim" "bana bebegim deme!" "tamam, bebegimmm" uzatmasi sinirlerime dokunmustu. Justin tekrar yanimdaki yerini alip karnima elinisurterek belime doladi. Ondan kurtulmaya calisiyodum. Tam bagiracaktim ki dudaklari dudaklarima fermuar gibi bi sey olmustu. Belimde olan eli bacaklarimi indi ve yavasca oksamaya basladi. Onu kendimden uzaklastirmaya calisiyodum ama guclu oldugundan 1 santim bile kimildamiyodu. Kapinin yumruklanmasiyla durduk ve justin kosrak kapiyi acti. Ben de ustumu duzelttim ve duzgun oturdum. Jazmyn yine kucagima oturmustu. Justin eski yerine oturup ayaklarini tekrar masaya uzatti. "justin bu aksam annemler geleceklermi?" "hayir tatlim yarin gelcekler" "o zaman ursula, bu aksam bizde kalsana" justinin gozleri bi anda acildi ve pis pis siritmaya basladi. "bilmemki prenses? Kalmasam daha iyi olacak" dedim justini gicik etmeye calisirken. "ursula lutfen kal. Birlikte yatariz hem nadi olur?" "sen benim evimde kal?" "o da guzel ama justin de benle gelcek" justin halinden memnun bi sekilde siritiyodu taaki kapidakini gorunceye kadar!
New life bilgisayarımdaydı ve bilgisayarım çöktü. O yüzden daha yazmayacağım. Ama yeni hikayemi yayınlayacağım ;))

19 Haziran 2013 Çarşamba

beautiful girl 1 +10

Sabah okula gitmek için kalktım. Esneyerek ayaklarımı aşağıya sarkıttım. Çok mutluydum çünkü yarın balo var ve okul kapanıyor. Kapandığı an da kardeşim ve ben tatile gidiyoruz. Bilerek ona justin bieber’ın kalacağı otelden ayırttırdım çünkü o deli bir belieber.
Duştan çıktıktan balo kıyafetimi hazırladım ve üstümü giyindim. Sonra okula doğru yürümeye başladım. Araba kullanmaya gerek olmadığını düşünmüyorum çünkü okula çok yakın bir evim var. Okula geldiğimde bahçe karma karışıktı. Zar zor okulun içine girdikten sonra dolabıma doğru yürümeye başladım. Kitaplarımı alıp sınıfa girdim. Çantamı bırakıp sandalyeme oturdum. Sınıfın en gerzek kızları gülüşüyorlardı. Ben de iğrenerek onlara baktım. Sonra telefonumu çıkardım. İnstagrama girip takip edenlere baktım. 5000 kişi olmuş. Ne ara olduğunu bilmiyorum ama olmuş işte. Bakarken bir yazı geldi. Kendi fotoğrafıma “ çok güzel bir kızsın” yazmış @justinbieber. Umrumda değil. “teşekkür” yazıp yolladım. O da kalp atmış. Sınıfa matematik  öğretmeni girince herkes kendi yerine geçmeye başladı.
Ders bittikten sonra kantine indim. Kahve içip yukarı çıktım. Okulun bitmesini beklemeyerek eve gittim. Odama girip kıyafetime baktım. İçimden “yarın balo var ama eşim yok” dedim. Justin bieber çıkıp gelse keşke. Ben ne diyorum ya ben onu sevmiyorum ki. Maalesef baloya tek gideceğim L.

 Öff. Kıyafetimi ve ayakkabılarımı giyip saçımı yaptım. Ve okula doğru sürmeye başladım. Park yeri bulup arabamı çektim. Okula doğru yürüdüm. Ayağımda topuklular olduğu için her ne kadar yavaş yürüsemde sonunda balo salonuna varabilmiştim. İçeri girdiğimde boş bir yer bulup oturdum. Dans etmek istiyordum ama her çocuğun bir eşi vardı. Şu an salonda tek eşi olmayan kız benim galibaJ. Portakal suyu alıp içmeye başladım. Bitirince bardağı masaya koyup telefonumu çıkardım. İnstagrama girip bir fotoğraf yükledim. Altına yorum olarak “bekle beni tatil biz geliyoruz (fralista cotl)” yazdım.
Sabah kardeşim mally’yi alıp havaalanına gittik.”abla justin orda mı sence?” “bence orda ablam” dedim ve uçağa bindik.
Otele geldiğimizde lobiden anahtarımızı aldım ve odaya çıktık. Odamız direk deniz ve havuzu görüyordu. “abla denize inelim” “tamam bekle üztümü giyeyim ineriz” “tamam bende giyineyim” dedi. Bavuldan bikinimi ve şortumu çıkardım. Bikinimin üstüne şortumu geçirdim. Mally’de giyinmişti. Bir elime plaj çantamı diğer elimle de mally’yi tuttum. Asansörle aşağı indik. Saat 1 olmuştu. Boş bir şezlong bulup eşyalarımızı koydum ve mally’yle birlikte oturduk. Ben etrafta göz gezdirirken justin bieber’ı gördüm. “ bak mally orda kim var?” parmakla ileriyi gösterdim. “a abla o-o-o justin bieber mı?” “evet o, koş resminizi çekeyim” “tamam” justin’in yanına doğru gittik. Mally justin diye bağırdı. Bende “resim çektirebilir miyiz?” dedim o da “tabi ki” mally justin’in yanına geçti. Ben de resimlerini çektim. Mally “teşekkür ederim justin” dedi. Justin de “sorun değil” dedi ve yerimize gittik. Mally elimden tuttu.”mutlu musun mally?” “hem de çok” “sonra onla konuşabilirsin nasıl olsa birkaç gün daha buradayız.” “haklısın abla” dedim ve yanağından öptüm. O da belime sarıldı.
Akşam yemeği için odaya çıktık. Giyinip aşağı indik. Ben siyah bir elbise ve ayakkabı giydim. Mally şort ve gömlek giydi. Elimden tutarak aşağı indik. Merdivenlerden inmek isteyince bizde birkaç katı merdivenden indik. Merdivenlerden inerken “a  abla justin önümüzde” “canım rahat bırak çocuğu artık.” “ya abla ben ona aşığım ama napa bilirim?” “ne diyeceksin?” “bizle yemek yer misin?” “yok artık mally abartma istiyorsan?” “abla nolur? Beni seviyorsan” diye dudak büzdü. “git sor” koşarak justin’in yanına gitti. Elinden tutarak sordu. Justin de evet dedi. dudaklarını okudum. Justin’in elinden tutarak yanıma getirdi. Justin “merhaba ben justin” dedi. “bende tifanny” dedim elini sıkarken.”memnun oldum” “bende” dedim birlikte yemek salonuna indik. Bir şeyler sipariş edip yedik. Masada otururken justin “ne zamandan beri beliebersın mally?” “3 senedir” “bunu ablana da bulaştıramamışsın bakıyorum” söze katıldım ve “herkesin zevki farklı olabilir. İlla seni sevmek zorunda değilim” “yani öyle” dedi justin bende gülümsedim ve brad’i aradım.
“alo brad napıyorsun?” “iyi tatlım senden?” “oturuyorum” “nerdesin?” “tatildeyim aşkım” “benim yerime de eğlen olur mu?” “olur tatlım kendine iyi bak öpüyorum” “bende bayy” telefonu kapatınca mally “abla o kim?” “brad” “tamam”. Yalnız şu anki konuşmalarımızla nerdeyse yanımızda dünyaca ünlü justin bieber’ı umursamıyorduk nerdeyse. “abla benim tuvaletim geldi” dedi mally. “koş canım şurada tuvalet var ben seni burada bekliyorum” “tamam abla” mally kalkıp tuvalete gitti. Sadece ben ve justin justin kalmıştık. Justin eliyle suratımı okşadı “biliyor musun? Çok güzel bir kızsın.” “teşekkür ederim” “dedim ve elini aşağı indirdim. “başka erkeklerin yerinde olsam sana asılırdım” “neden şimdi asılmıyorsun?” “kardeşin var. Kardeşin olmasa şu an seni öpebilirim bile” “abartma justin. Senin odan kaç numara?” “1098” “benim ki 1100. Akşam 12’de sen kapıda bekle ben senin yanına geleceğim. O zaman öpersin olur mu?” “zevkle” “o zaman biz şimdi çıkalım. Ben mally’yi uyutayım sonra gelirim ben” “olur görüşürüz gece” mally’yle birlikte odaya çıktık.

                                                                         12.00(aha aha aha)

Yavaşça Mally’nin yanından kalkıp kapının önüne çıktım. Kapıyı açtığım anda geriye bir adım atmam bir oldu. Justin kapının önünde bekliyordu.”korkuttuysam çok özür dilerim” dedi ve beni kendine çekti ve bastırdı. “nihayet birlikteyiz” “bence de” dedim ve dudağına yapıştım ben kendinden ayırıp “burada olmaz bebeğim” dedi ve benim odama girdik. Kral dairesi olduğundan salon da vardı. Bu iyiydi. Mally odada yattığı için rahat olabilirdik. Justin beni elimden tutarak koltuğa oturttu. O da yanıma oturdu. Sonra eliyle yanağımı okşayıp tekrar beni öpmeye başladı. Kolumu omzuna doladım ve kendime iyice bastırdım. Sonra…


buda yeni hikayem. güle güle okuyun :)

new life 2. bölüm +5

Dylan yanımıza geldi “nbrsiniz kızlar?” “iyi canım senden?” dedim. Miranda “iyi senden” “iyi nasıl olsun”. Dylan derin bir nefes alıp “biliyosun bebeğim 2 hafta sonra balo var kimle olcaksın?” “şapşal tabi ki senle” dedim ama demek istediğim şey, “şapşal senle olmıcam tabiî ki, arkamda senden daha yakışıklı olan justin var onla gitcem tabi ki.”
Dylan yanımızdan gidince miranda “başka bir şey mi söylicektin?” “evet” “tahmin edeyim şapşal senle neden gidiyim justin’le gitcem” “sen benim zihnimi mi okuyosun?” “sayılır””miranda ben dylan’a justin’le kardeş olcamı nasıl söyliyeceğim?” “yandık, ben söyleyeyim mi?” “nasıl?” “ben bulurum”
“ya beni bırakırsa? Ben onu seviyoum.” “emin misin?” “hayır ben justin’e aşığım” “senin için en doğru cevap “ yanımıza 3-4 tane kız geldi. Hepsi bir ağızdan “sen justin bieber’ın üvey kardeşimisin?” bende mirandaya bakıp “evet benim” “bir sorun mu var” arkalarından justin yanıma gelip oturdu.”naber barbara?” “iyi justin senden?” iyi. Dün annem babanla konuşuyodu, 2 hafta sonra nişan 4 ay sonra da düğün yapcaklarmış.” “ ben artık o evde oturmayacağım” “nerde yaşıyacaksın?” “kendi evimde, hollywood’da.” “ Beni burada bırakmayacaksın değil mi?” “hayır birlikte yaşayacağız. Dylan’dan ayrılacağım.” “neden?” “yeni hayat daha iyi, belki orda evlenirim.” “daha çok gençsin hayatını yaşa” “haklısın. Orda birkaç arkadaşım var yazdan kalma” “ne zaman gitmeyi düşünüyomrsun?” “üniversite bittikten sonra ya da 5-6 sene sonra” “peki evde görüşürüz” “byyy” diye el salladım arkasından.

Sınıfa giderken miranda “buldum” “neyi?” “justin’in senin üvey kardeşin olduğunu dylan’a nasıl söyleyeceğini” “nasıl canım” “doğruluk mu ,cesaret mi?” “zekana hayranım miranda” “teşekkürler barbara” “hadi oynayalım. Birlikte dağıldık ve 9-10 kişi çağırdık. Ben bella, Harry,jake, drew ve emma’yı çağırdım. Miranda ise justin, Dylan , marry ve liam’ı çağırmış. Birlikte okulun bahçesinde toplandık.
Sıra bana gelmişti miranda bana sordu “senin kardeşin var mı? Varsa kim?” “bennn-şeyyyy var. Justin bieber.” Herkes ağzı açık şekilde bir bana birde justine’e bakıyordu. Dylan “ne??? Barbara bana neden söylemedin?” “daha çok yeni”. Kalkıp okula doğru girdi bende onun peşinden bağırarak “dylannnnnn bekle beniii..” Dylan durdu ve arkasını döndü bende koşarak yanına gittim.”nolur bekle” “daha neyi bekleyim?” “nolur dinle beni. Ben de yeni öğrendim. Justin’in annesi ve justin bize geldi. sonra açıkladılar biz evleneceğiz diye 4 ay sonra evlenecekler.” “ben neyapayım?” “nolur beni bırakma ben seni çok seviyorum.” “seviyorsan bana bunu söylerdin” “korktum” “neden korkuyorsun?” “beni bırakırsın diye korktum. Ben sana aşığım anlamı-“ lafımı bitirmeden beni öpmeye başladı. Öpmeyi kesince “bende seni seviyorum” dedi. Bende ona sarıldım.”ama sana  köyü bir haberim var ben birkaç sene sonra Hollywood’a taşınacağım.” “nasıl olur?” “evet ben babamın pattie ile evlenmesine dayanamadığım için taşınacağım” “evin var mı da orda?” “var” “kiminle gideceksin?” “justin”. Dylan kenarda bekleyen justin’ e yumruk attı. Bende koşarak aralarına girdim. Dylan justin’e atacağı yumruğu bana attı. Ağzımın kenarından kan akmaya başladı ama umursamadım.”yeter artık. Bebek gibi kavga etmeyi kesin.” Diye bağırdım. Beni duymamazlıktan geldiler. Bende sınıfa girip çantamı aldım. Yanlarından geçerken “benden vazgeçtiniz, ikinizde” dedim ve okuldan çıktım.
Eve geldiğimde hemen odama çıktım. Telefonuma baktığımda 21 cevapsız arama, 6 tane sesli mesaj ve 15 tane de mesaj vardı. Hiçbirini umursamayrak telefonumu kapattım.ve yatağıma yattım. Kapım tıklatıldı. Ve açıldı.”justin bey sizi görmek istiyor.” “hayır deyin onu görmek istemiyorum” “çok inatçı onu görmek isyiorum diye tutturdu.” “peki gelsin”. Yatağımda doğruldum ve justin içeriye girdi. “ne istiyosun justin?” “ne olur dinle” “daha ne bekliyosun benden . sizi durdurmaya çalıştım olmadı, aranıza girdim ağzım kanadı yine olmadı. Ben ne yapayım daha?” “haklısın” dedi ve ağzımın kenarındaki yaraya yavaşça dokundu. O dokunduğu anda ürperdim. “acıyomu?” “evet” deyip kalktım. Banyodan merhem alıp sürdüm. “bu benim 2. Sürüşüm.” “Dylan yüzünden demi?” “evet” yaram birden kanamaya başladı. Umursamadım. Justin “kanıyo farkındasın değil mi” “bir şey olmaz” justin kalkıp banyoya girdi. Elinde pamuk ve tendirdiyot  vardı. “öf justin abartmaya bişey olmaz” “mikrop kapmasın”. Pamuğa döküp yaramı silmeye başladı. Ama sürdüğünden emin değilim çünkü hissetmiyorum.”acıyomu?” “acıyomu? Hissetmiyorum bile.” “iyi o zaman”. Kapı tekrar çaldı. Hizmetçi “Dylan bey geldi” “evde yok de “ “peki”. Hizmetçi çıktı ve justin “iyi yaptın” “onu dinleyecek halin yok. Şimdi gelir sana dadaşır yine ne işin var burada diye. o yüzden hiç gerek yok.” Böyle diyince justin bana güldü. “çok tatlı bir kızsın biliyomusun?” “teşekkür ederim. Ben sana söyle iltifat ediyim” dedim ve onu öpmeye başladım. İlk başta hiçbir şey yapmadı ama sonra karşılık verdi. Öpmeyi kesince “iltifatımı anladın değil mi?” “fazlasıyla” dedi ve ona sarıldım. Telefonuma mesaj geldi “evde olduğunu biliyorum neden beni istemedin?” “justin şu mesaja  baksana bir ne yazmış Dylan” “bakıyım” telefonu justin’e verdim “hala onu seviyor musun?” “hayır artık değil.” “peki kimi?” “sen?” “seni” “o zaman hislerimiz karşılıklı”dedim ve gülmeye başladım. Televizyonu açtım. Rastgele bir kanaldaydı spiker “justin bieber çok fena kavga etti; bugün saat 3 sıralarında okulda bir erkekle kavga etti. Herkes etrafına toplanmıştı.” Justine döndüm “ justin senin hiç paparazisiz bir günün olmaz mı?” “sorma bebeğim ne yapailirim?” “bende Victoria’s Secret meleğiyim.” “biliyorum ve onlardan bazılar çok tatlı olurlar.” “seni sapık bieber” “ben bazıları dedim, “bazıları” kelimesinden seni kastediyor olma şansım olamaz mı?” “bak onu düşünmedimJ çok tatlısın.” “neden ? ben kendimi tatlı bulmuyorum.” “yalan söyleme ayrıca bunu tek ben düşünmüyorum, altmış milyon kız ve erkekler de böyle düşünüyor” “yani” “2 dakika bekle” dolabımdan justin tişörtümü, mor pantolon ve justin bieber şapkası aldım. Hemen banyoya girip giydim. Sonra çıktım. “yakın bir konserin var mı” “yok ama senin için verebilirim” “iyi o zaman” “sen belieber mısın?” “evet belli olmadı mı” “oluyo da hiç konserime geldin mi?” “5 kere vip olarak geldim” justin gülerek bana baktı. “hadi benim karnım acıktı.” “benimde” “şimdi seni yiyebilirim” “bende” üstüme güzel bir elbise giyip çıktım. Ama elbise çok abartılı değildi. Abartıya gerek yok. Altına da beyaz  topuklu ayakkabı giyip çıktım. Aşağı inerken “justin ben bişeyimi unuttum hemen alıp geliyorum” “tamam bebeğim”. Odama çıkıp şifonyerimin çekmecesinden ağrı kesicimi aldım. Bazen aşırı derece başım ağrıyor ve bayılıyorum. İlacımı alıp aşağı indim. “hadi gidelim” “tamam gidelim”. Justin’le arabaya bindim. “yukardan ne aldın” “boş ver” “peki” ne deyim? Yoksa hapımı aldım arada başım kazınıyor bayılıyorum mu deseydim? Çocuk benden vazgeçerJ. Neyse justin’le restorantta en üst kata oturduk. Bir şeyler ısmarlaypı yemeye başladık.
Yemeğimiz bitince çantamdan hapımı çıkartıp içtim. Justin beni izliyordu. “ne içiyosun?” “ilaç” “ne ilacı?” “ağrı kesici””versene bakıyım” “justin sana yalan mı söyleyeceğim?” diye tersledim ilacı verirken. “neden içiyorsun?” “bazen çok  kötü başım ağrıyor başlamasını engellemek için” “peki”.


Eve giderken Dylan evin önünde bekliyordu. Onu umursamadan içeri girdik. İçeri girerken kolumdan tuttu.”ne istiyorsun Dylan?” “konuşmak istiyorum” “söyle” “bu kadar mı ilişkimiz?” “evet, sen ilk başta bunu justin’e vurmadan düşünseydin. Ona vurduğun her an bana vurulmuş gibi hissediyorum, onun canı acısa benim canım acıyor, o ne zaman gülse ben gülüyorum anladın mı, sen bana karşı şansını tükettin.” “sırf o *** justin yüzünden mi beni bıraktın?” “düzgün konuş. O benim üvey kardeşim, en yakın arkadaşım ve aşık olduğum adam anladın mı?” “maalesef anladım” “sana elveda Dylan “dedim ve içeri girdim. Gözümden yaşlar akmaya başladı. Justin kapının önünde beni bekliyordu. Ağladığımı görünce yanıma geldi ve bana sarıldı.”sana bir şey mi yaptı?” “yok hayır” “doğruyu söyle” “ben sana yalan söylemem””birlikte eve girdik.”babam 1 haftalığına seni bana emanet etti” “babam nerede ki?” “iş için İtalya ‘ya gitti” “tamam” “gece film izleyelim mi?” “bana uyar” dedim ve odama çıktık. Justin üzerindekileri çıkarttı.(bir bakıştan yarı çıplak)bende şort ve tişört giydim.”ne filmi izleyelim?” “never say never’ı izledin mi” “20 kere ama izlemek isterim” “tamam o zaman”. Dolabımdan never say never’ın cd’sini çıkartıp koydum.  Justin koltuğuma otudu ve bende yanına oturdum. Üstü çıplak olduğundan beni ısıtıyodu. Bir an vücuduna baktığımda dövmelerini fark ettim. Elimi yavaşça üstünde gezdirmeye başladım. Bana bakıp güldü. “acımıyomu yaptırırken?” “hayır yani hissetmedim”. Elimi kaldırıp bileğimdeki “believe” dövmesini gösterdim.”bak benim de var. Hem de believe” “çok güzel neden yaptırdın?” “senden özendim” “yalan söyleme” “neden söyleyeyim?”dedim ve justin beni öpmeye başladı. Kıkırdayarak onu yavaşça ittim.” Never say never var. Onu izledikten sonra… “ “ama söz ver” “tamam söz”


Ben daha 11 yaşındayım, bunu kendi hayal gücümle yazıyorum ve beğenileri bekliyorum. bu hikayeler için çok uğraşıyorum. bana sadece 5 beğeni bile yeter. lütfennnnn beğenin. :)























































17 Haziran 2013 Pazartesi

new life 1. bölüm

Selam ben barbara. 19 yaşındayım. babamla büyük bir malikanede yaşıyorum.annem 1 sene önce trafik kazasında öldü.babam bana o öldüğünde söz vermişti,’annen öldükten sonra kimse ile çıkmayacağım’ bu sözü tutmasını umutla bekliyorum.
 Saat 5’ti. Ben ise hala yatağımda twitter’la uğraşıyordum. Odamın kapısı tıklandı. Yüksek bi sesle ‘ girin ‘ diye bağırdım. Hizmetçilerden biri; barbara hanım pattie mallete ve oğlu geleceklermiş . babanız hazırlanmanızı istiyor. Nereden çıktı bu? Ayrıca Justin neden geliyor???
Üstüme beyaz mini bi elbise giydim. Altına simli , topuklu bi ayakkabı giydim. Ve babamın yanına indim. “babacım,pattie neden geliyor?” “ justin ve sana bi süprizimiz var!” “iyi bi sürpriz olmasını bekliyorumJ” dedim ve tam odadan çıkıyodum ki babam “geldiler” diye haykırdı. Korktuğumdan bi tane tokat attım kendime. Babam yavaş yavaş aşağı indi. Bende arkasından indim. Babam 32 diş sırıtarak kapıyı açtı. Ben ise suratıma normal bir gülümseme ile Pattie ve Justin’e baktım. Babam patttie çok samimi bir şekilde sarıldı. Bende justin’e sarıldım ve öptüm. Sonra içeri geçtik. Babam “nasılsın Pattie?” “iyiyim michel sen” “sağol iyiyim. Justin sen nasılsın?”. Justin “iyiym efendim siz?” “sağol.yemeğe geçelim mi?” pattie “olur” dedi ve yemeğe geçtik. Babam ve pattie başa oturdu , ben ve justin karşılıklı oturduk. Justin benim sınıf arkadaşım. Kankayız diyebilirim. O benim bütün sırlarımı bilir, bende onunkileri. Çok samimi,tatlı ve yardımseverdir. Babam sadece onu tanıdığı için genelde onla takılmamı söyler. Neyse hizmetçiler yemeklerimizi getirdi ve yemeklere başladık. Çok aç değildim ya da yemek yiyesim yoktu. O yüzden yarısını bıraktım.
..
Yemekler bitmişti. Koltuklara döndük tekrar. Biraz konuştuktan sonra pattie ve babam ayağa kalktı. Pattie “justin,barbara” yutkunup “biz evlenmeye karar verdik” dedi. O an noldunu şaşırdım ve ayağa kalktım. Çaktırmadan justin’e baktım . hafiften bozulmuştu. Konuşmaya başladım “baba, sen bana söz vermemişmiydin? Hani annem öldüğünde başka bir kadınla evlenmeyeceğim diye… neden onla evlenmeye kalkıyosun, sözünü tutmayı bilmiyomusun?” dedim bağirarak. “ilk başta sesini azalt” “sesim şu an umrumda değil. Ya o gerizekalıyı seçersin ya da beni karar ver “ “düzgün konuş “ dedi babam bağırarak. “konuşmasam nolur?” dedim babam gözlerinden alev fışkırarak bana tokat attı. Attığı an kafam vurmanın etkisiyle yana savruldu.”kendi kararın” deyip evden çıktım. Yaşlar gözümden boncuk boncuk akıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak evin uzun bahçesinden dışarı çıkmaya çalışıyordum. Ve sonunda başardım.

                                                               JUSTİN’İN AĞZINDAN
Barbara’nın arkasından çıktım. Kapıya doğru giderken duraksadım ve “size mutluluklar” dedim. Koşarak sokağa çıktım. Barbara yavaş yavaş yürüyordu. Arksaından bağırdım “dur” diye. O da duraksadı. Ve arkasını döndü. Koşarak yanına gittim.

                                                  BARBARA’NIN AĞZINDAN         
Justin’in bana bağırmasıyla duraksadım. Koşarak yanıma geldi. “iyi misin barbara?” diye sordu. Bende ağlamaktan sadece başımı sallayabildim. “gel buraya prenses” diye beni kollarının arasına aldı. Bende ona sarıldım. “ister misin evlenmelerini?” “bilmiyorum” dedim titrek bir sesle. “hem evlenirseler üvey kardeş oluruz. Nasıl olur?” “güzel olur da babam bana söz vermişti annem öldüğünde ‘başka kadınla asla evlenmem’diye. Ama bana söz vermeseydi ben ona bu tepkileri vermezdim. Haksız mıyım?” “haklısın ama hayatta her söz tutulmaz. Sen de biliyorsun.” “ bana verdiği söz kadar kolay bir şey yok” “kalp işte olup olmadık zamanlarda birisine tutulur.” “haklısın” dedim. Justin’le konuşmak az da olsa ağlamamı dindirmişti. Onla konuşmak beni hep rahatlatır. “Hadi gel eve girelim şimdi yoksa üşüteceksin.” “tamam” deyip eve doğru yürümeye başladık. Bizi böyle dışarıdan görenler sevgili zannedebilirler desem tam olur.
Eve girdiğimiz babam ve pattie konuşuyorlardı. Ben ise onlara aldırmadan odama çıktım. Ne zaman bir şeye kızsam ya da üzülsem odam beni hep rahatlatır. İyiki beyaz yapmışım odamıJ. Dolabımın üstündeki kutuyu alıp açtım. Bu sırada kapı çaldı. Gir diye bağırdım. Kapı açıldı ve içeriye justin girdi. “napıyorsun?” “eski resimlere bakıyorum.” “benimde bakmamda bir mahsur var mı?” “hayır gel bakalım.”dedim ve justin yatağıma yanıma oturdu. Kutunun içini açtım ve resimleri çıkardım. Canım annem ve benim resimlerim. Ben bakarken justin de benle birlikte bakıyordu.o sırada göz yaşlarım birikti. Tutamadım ve ağlamaya başladım. Gözlerim buğusundan anca görebiliyordum ama az da olsa anneme özlemimi azaltıyodu. Justin “ sen ağlıyor musun?” diye sordu. Ben cevap vermeyince eğilip suratıma baktı. “yaaaa olmuyor ama “ deyip bana sarıldı. “ tamam ağlamıyorum” dedim ve gözyaşlarımı sildim. “bir daha yanımda ağlarsan bende oturur senle birliklte ağlarım ha” dedi bende gülmeye başladım. “şöyle gül birazcıkJ”. Bu çocuk gerçekten beni rahatlatıyor.
“hadi canım gel aşağıya inelim” “ama jus-“ demeden lafımı kesti.” Ama justin mama justin yok” “yaaaa” dedim ve justin beni kucakladı. “bırak beni” dedim ve kızgınla komik arası bir surat yaptım. “ben sana dedin ititraz yok diye. Çok sabırsızım ama.” Merdivenlerin başında beni indirdi “indirmessem baban aramızda ilişki var diye boş yere sana kızacak” “haklısın bay Bieber” dedim ve güldüm. birlikte merdivenlerden indik ve benim suratımı yine somurtkanlık kapladı. Tekrar koltuğa oturduk. Justin’e baktım. Suratını birden somurttu. Sonra gözlerini şaşı yaptı. Benim taklidimi yaptı aptal. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Babam ve müstakbel karısı yani beni üvey annem bizi umursamadan konuşuyorlardı. Sonra onları dinlemeye başladım. Babam “bizde kalsanıza akşam. Nasıl olsa yarın cuma. Hem yatacak yerimizde çok. Olmaz mı?” “teşekkürler michel am-“ “ hadi lütfen!” “ peki kalıyoruz” dedi. Öf baba ya. “ ben hemen sizin kalcağınız odayı temizletiyorum” teşekkür ederim michel””justin’ le senin odan ayrı mı olsun?” “lütfen”. Ayağa kalktım ve “ yarın benim sınavım var yukarda biraz çalışacağım. Size iyi geceler” deyip odama çıktım. Justin “bende senle çalışabilirmiyim? Biliyorsun benim de yarın sınavım var.” “gel hem beni çalıştırırsın.” Dedim ve justin’le yukarı çıktık.
“hadi iyi çalışalım. Nasıl olsan son lanet fizik sınavı . Bunu geçemessek sınıfta kalırız biliyosun.”dedim. “kitapların var mı?” “evet bunlar” dedim ve kitaplarımı çıkardım.”peterson’ın dilinden kurtulamayız geçemessek” dedi. “aynen öyle. “hadi  bu kadar çene yeter barbara’cım çalışalım artık istersen.” “aptal konuşan ben değilim ki sensin”dedim ve küçük bi kahkaha attım.”özür dilerim barbara hanımJ”. Çalışmaya başlamıştık. Justin konuyu bana anlatıyor arada da beni kontrol etmek için sorular soruyordu.

                                                            2 SAAT SONRA
“Justin çok karnım acıktı ve başım dönüyor” “iyi misin?” “sanmıyorum” “gel bir şeyler atıştıralım aşağıda.” “olur”. Birlikte merdivenlerden aşağı iniyorduk. Bir an çok fena başım döndü ve yere çömeldim. “barbara iyi misin?”. Justin bir anda yanıma çöktü. Bir eliyle elimi diğer eliyle de belimden tuttu. Birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım. “barbara beni duyuyor musun  , iyi misin?”. Gözlerimi açtım ve başımı evet anlamında salladım. Justin’in yardımıyla ayağa kalktım. Merdivenlerden inerken justin bir eliyle elim  , diğer eliyle ise belimden tuttu tekrar. 3 kat aşağı indiğimizde mutfak ve hizmetçilerin odaları vardı. Direk mutfağa geçtik ve masaya oturduk. Dirseklerimi masaya dayayıp başımı ellerime koydum. “barbara sen iyi olduğuna emin misin?” “evet  justin bir şeyim yok sadece başım dönüyor. Sakin ol birazcık.” “seni hastaneye  götürmemi ister misin? Serum falan takarlar ya da ne biliyim iğne yaparlar.” “justin abartma istiyorsan. iyiyim dedim ya bir şeyim yok.” “peki”. Ayağa kalktım ve dolaptan bisküvi aldım. Tabak çıkartıp içine boşalttım. Sonra dolaptan süt çıkardım. Bardaklara koyup masaya götürdüm. Justin’le ikimiz yemeye başladık.”teşekkür ederim” “afiyet olsun”. “yarın ki sınava hazır mısın?” “evet sayende, teşekkür ederim”   “sorun değil”. Bisküvileri bitirdikten sonra tabak ve bardakları lavaboya koydum. Birlikte yukarı çıktık. “justin bahçeye çıkalım mı? Hem biraz hava alırız” “senin için iyi olcaksa tamam” birlikte havuz başına çıktık. Şezlonglardan birine ben, birine de justin oturdu.”barbara sen yarın okula bu halde gidebilir misin?” “ne var benim halimde?” “başın falan dönüyor, suratın beyazlamış.” “ne olacak justin giderim.”. justin yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı “ bazen çok tatlı bazen de çok cadı oluyorsun” “aaaa cadı moralimi bozuyosun. Ama tatlı uydu bak”ikimizde gülmeye başladık.”hadi yatalım barbara yarın kalkamassın yoksa sınava uykulu mu girceksin?” “hadi yatalım o zaman J”        

                                                                               SABAH
Sabah kalktığımda odamı güneş ışıkları hükum etmişti. Esneyerek ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Birkaç saniye durduktan sonra odamdaki banyoya girdim. Duş aldım ve dişlerimi fırçaladım. Bornozlu halde dolabımı açtım. Kot short, bol mor tişört ve altına beyaz converse çıkardım. Kıyafetlerimi kenara koyduktan sonra bornozu çıkardım. İç çamaşırlarımı giydikten sonra saçımı havluya sardım. Sonra üstümü giyindim. Saçımı taradıktan sonra kuruttum ve kendi haline bıraktım. Düz olduğu için şanslıyım çünkü düzleştirmeme gerek kalmıyor. Telefonmu ve kitaplarımı yatağın üstüne fırlattıktan sonra dolabımdan çantamı çıkartıp içine koydum. Aynaım karşısına geçerek çok az rimel sürüp channel parfümümü sıktıktan sonra boy aynamdan kendime baktım ve içimden “tamam” dedim. Çantamı takıp aşağı indim. Babam , pattie ve justin kahvaltı ediyorlardı.”ben çıkıyorum” diye bağırdım ama sesim çok çıkmadı. Justin “beni bekle birlikte gidelim” “tamam bekliyorum” deyip koltuğa oturdum. Çantamdan telefonumu çıkartıp Miranda’ya mesaj attım;
Nerdesin bebeğim? ???    JJ
(MESAJLAŞMA)
2 dakika sonra cevap geldi;
Okula gidiyorum sen??
Justin’le çıkıyoruz şimdi……
Neeeee sevgili mi oldunuz??
Hayır Miranda evden çıkıyoruz okula doğru geliyoruz anlamındaJve ayrıca benim sevgilim var ^…^
Tamam pardon öpüyorum byyy…
Byyyy…
“Justin biraz hızlı” “tamam barbara””ben arabamı çıkarttırıyorum” “tamam geldim”. Dışarı çıkıp arabamı istedim. Kısa sürede geldi. Sürücü koltuğuna oturdum justin de yanıma oturdu.
“bakalım nasıl bir sürücüsün barbara hanımJ” “görürsün” dedim ve evden çıktık. Evin önündeki sokakta bir kestirme yol vardı ordan girdim ve 15 dakikada okulda olduk. “çok hızlısınız bayan” “teşekkürler” dedim ve arabayı park ettim. Okula girdiğimizde yine kavga vardı. Okulun kabadayısıyla ,ineği dövüşüyorlardı. Ben onlara aldırmadan sınıfa girdim. Miranda sırada oturmuş mesajlaşıyordu. Gizlice yanına gidip “ne çok işiniz var sizin miranda hanım” “sorma barbara balo kıyafetlerimi ayarlamaya çalışıyorum.” “yaaa lanet olsun baloyu ben unuttum! Balo ne zaman bu arada?” “2 hafta sonra” “neyse ben kıyafetimi ayarlatırım” “hadi geç otur istiyorsan ayakta kalma” “tamam”.

Mirandayla birliklte kantine indik. “e canım ne gelişmeler oldu dün?” “sorma o kadar çok şey oldu ki… anlatamam” “hepsini istiyorum anlatmaya başla” “tamam. Dün justin ve annesi bizim eve geldi. Yemek falan yedik sonra pattie ve babam kalktı “çocuklar biz evlenmeye karar verdik” diye. Sonra ben salak gibi kalktım laf edince babamdan tokatı yedim. Sonra ağlaya ağlaya dışarı çıktım. Justin arkamdan geldi falan benim ağlamamı dindirdi. Daha sonra resimlerime baktık, ders çalıştık, havuz başına indik falan felan. Sonra da buraya geldik.:) that’s all” “oha sen justin bieber’la üvey kardeş mi olcaksın yani????” “evet noldu ki””o sana aşık bilmiyor musun?” “ne?” “sakın bilmiyorum deme bana “ “bilmiyorum” “kızım Dylan olmasa sana asılır o ya “ “manyak mısın” “hayır kendisi bana demişti ben barbara’ya aşığım diye. Var ya sen çok şanslısın ha okuldaki bütün kızların aşık olduğu çocuk hem sana aşık hem de senin üvey kardeşinü olcak “ “yoksa yoksa” “ne yoksa?” “sende mi ona aşıksın?” “hayır tabi ki de””iyi en iyi arkadaşım bieber fever’a yakalanmamışJ” “saçmalama”. Sonra…